13 Kasım 2012 Salı

SOSYAL GELİŞİM (0-12 Yaş Çocuklarında Sosyalleşme Özellikleri, Suça Dönüşebilen Problemler,



SOSYAL GELİŞİM

      Sosyal gelişim, toplumsal beklentilere uygunluk gösteren kazınılmış davranış yeteneği olarak tanımlanabilir.
Sosyalleşme-Sosyalleştirme: Bireyin içinde bulunduğu toplulukta geçerli olan kural ve değer yargılarını öğrenmesi, onlarla uyum içinde olmasına sosyalleşme denir. Sosyalleştirmeyse bireye özellikle çocuğa üyesi olduğu topluluğun yada toplumun töre, gelenek ve kültürel değerleriyle ölçülerini öğretme ve benimsetme işidir.

0-12 Yaş Çocuklarında Sosyalleşme Özellikleri
Arkadaş Edinme: Bebek 5.-6. Aylarda başka çocuklara tepki göstermeye başlar. Başka bir çocuğu gördüğünde ona doğru atılır yada çekinir, gülümser ve sesler çıkarır. Bebekliğinin sonuna doğru başka çocuklarla oynaması, oyuncaklarını paylaşması ve arkadaşlarıyla kavga etmesi oldukça sık görülen davranışlardır. 2-3 yaşlarında oyun arkadaşlarını çabucak değiştirebilir ve başka bir arkadaşını sevdiğini söyleyebilir. Erken çocukluğun sonlarına doğru çocuğun ana-babasına bağlılığı çözülmekte ve dışarıdaki arkadaşlarıyla ilgilendiği görülmektedir. Çocuğun artık uzunca bir süre beraber olduğu bir yada iki arkadaşı vardır.
Gruba Katılma:  Çocuklar 2 yaşına kadar yalnız oynar. Diğerleriyle olan ilişkileri; taklit, birbirini seyretme ve birbirinin oyuncağını alma davranışı şeklinde görülür. Grup halinde oynamaya 3-4 yaşında başlar. Oynarken birbirleriyle konuşur ve gurup içinden oynamak istediklerini seçerler. Gösterdikleri ortak davranış birbirlerini seyretme ve konuşmadır. Okul çağı, öğrencinin gruplaşma çağıdır.
Çocuk Kavga ve Tartışmaları: Erken çocukluk çağında çocuklar, karşılaştıkları hayal kırıklığının sonucunu kavgaya bağlarlar. Özellikle ilgi merkezi olma, duygularının başka yollarla doyurulmaması halinde, kavgacılıkla bu duygularını doyurmaya çalışırlar. Oyun guruplarında sık sık kavga ederler; ama kavganın sonundaki küskünlükleri uzun sürmez, barışırlar. Ailenin çocuk üzerindeki tutumu çocuğun diğer çocuklarla arkadaşlığının olumlu ya da olumsuz yönlere eğilim göstermesine neden olur. Sevgi dolu bir ailede büyüyen çocuklar çevrelerindeki insanlara kavga etmeden iletişim kuracaklardır. Şiddetin görüldüğü ailede yetişen çocuklar kavgacı olacaklardır. Sevgi gören çocuk sevmeyi, şiddet gören çocuk kavgayı öğrenir.
Kız-Erkek Çocuk İlişkileri: çocukların arkadaşlarıyla etkileşimi iki yaşından sonra başlar ve cinsiyetle ilgili tavırlar belirir. Kendi cinsinin ce karşı cinsin özelliklerini öğrenir. Kızlar annelerini, erkekler babalarını model alırlar.
Kızlar ve erkekler dört yaşına kadar birlikte oynarlar. Oyunlarında kız-erkek ayrımı yapmazlar. Kızlar oyunlarında erkek arkadaşlarına rol verebileceği gibi erkeklerde oyunlarında kız arkadaşlarına rol verebilirler.
Dört yaşından sonra çocukların kız-erkek ayrımı yaparak, kızların ve erkeklerin kendi cinsleri arasında oyun grupları kurduğu görülür. Böyle bir ayrım yapmada büyüklerin tavrı ve çocukların ilgileri önemlidir.
İşbirliği : Yaşantısının ilk yıllarında kendini evrenin merkezi zanneden çocuklar, benmerkezcidir. Oyunları kısa sürelidir. Bütün dünyanın onun etrafında döndüğünü zanneder.
3.yaştan itibaren çevresinde diğer varlıkların bulunduğunu kabul eder. Sahip olduğu şeyleri diğer insanlarla paylaşmaya başlar. Çevresiyle iletişim kurması, kendisinin dışında bir dünyanın varlığını kabul etmesi demektir. Çevresiyle ilişkileri arttıkça sosyalleşme gelişir.
Çocuğa içinde yaşadığı toplumun kurallarını  ve paylaşmayı öğretmek, eğitimin görevidir. İnsanların birbirleriyle yardımlaşması, dostça yaşaması, işbirliğini gerektirir.
Erken çocuklukta, oynadığı oyunun kurallarına uyan, arkadaşlarının hakkına saygı duyan çocuk, büyüdüğünde toplum kurallarına uyan sosyal bir insan olacaktır.
Rekabet : İnsanların yapısında doğal yarışçılık duygusu vardır. Yarışçılık duygusu insanı başarıya götürür. Bu duygu kıskançlık boyutuna ulaşırsa kişinin kendisine ve çevresine zarar verir.
Ailenin yaşadığı ortam rekabet konusunda çocuk için temel etkendir. Ailede sevgi ve hoşgörüye dayalı bir ortam varsa, çocuk paylaşmayı, çocuklar arası ayrım ve şiddet varsa kıskançlığı öğrenecektir.
Aynı cinsten kardeşler arasında, yaş farkı fazla değilse, az veya çok rekabet görülür. Anne baba, kardeşlerden birine daha fazla ilgi gösteriyorsa, rekabet kıskançlıkla birlikte daha da belirginleşir. Yetişkinin görevi çocuğa rekabet gerektirmeyen bir ortam sağlamaktır.


Suça Dönüşebilen Problemler

1. Hırsızlık
      Çocukların, ilkokula başlayana kadar başkalarına ait olan eşyaları izinsiz alması hırsızlık olarak kabul edilmez. Çünkü mülkiyet kavramı gerçek anlamı ile ancak 7-8 yaşından sonra gelişir.
      Okul öncesi dönemde çocuk, sevdiği bir oyuncağın kendisine ait olup olmadığın düşünmediği gibi, oyuncağın değeri hakkında da bir fikri yoktur. Çoğu zaman kendisindeki oyuncağı bırakıp, başkasının elindeki oyuncağı ister, aldıktan sonrada geri vermek istemez. Bazen de annesine, babasına ya da evdeki başka birine ait saat, makyaj malzemesi, toka, takı gibi eşyaları alır ve saklar.
      Hırsızlığın nedenleri arasında , mülkiyet duygusunun gelişmemesi, yetersizlik ve değersizlik duygusu ve başkalarını kıskanma yer almaktadır.
Kalabalık ve sosyo-ekonomik seviyesi düşük ailelerde kardeşlerin eşyalarının ortak kullanılması çocuktaki mülkiyet, sahip olma duygularının yerleşmesini zorlaştırır. Yatılı okullar, çocuk yuvaları gibi kurumlarda bulunan çocuklarda da bu duygunun kazanılması zor olmaktadır.
Çocuğun temel ihtiyaçları zamanında karşılanmalı, belli miktarlarda harçlıklar verilmeli, kimseyle kıyaslama yapılmamalıdır. Anne-baba çocuğuna zaman ayırmalı, arkadaşlarını tanımalı, iletişimi hiçbir zaman bozmamalıdır. Çocuğun güven duygusu, sevgi sözleri ve davranışları ile onaylanarak geliştirilmelidir.


2. Evden ve Okuldan Kaçma
      Çocuklar bazen macera yaşamak, bazen de kendini kanıtlamak gibi  farklı nedenlerle izinsiz olarak evden ve okuldan uzaklaşıp, kaçabilirler.
      Evden okuldan kaçma filmlerde, kitaplarda günlük konuşmalarda anlatılırken sanki daha rahat bir hayata kavuşulacağı düşüncesi öne çıkar.
     İlk zamanlar güzel bir havada arkadaşları ile okula gitmeyip, dolaşmaya çıkan bir çocuk fark edilmez ve uyarılmazsa hoşuna giden bu durumu devam ettirmek isteyebilir.
      Aslında gerek evden kaçmalar, gerekse okuldan kaçmalarda, çocuk yeni bir duruma koşmamakta, tam tersine var olan problemlerinden kaçmaktadır.
Okullarda da ders saatleri dışında çocukların farklı gelişimsel özelliklerini destekleyecek, faaliyetlere yer vererek çocuğun okula ilgisi arttırılmalı, okul zevkli hale dönüştürülmelidir. Çocuk arkadaşlarının yanında azarlanmamalı, küçük düşürücü hareketlerden uzak kalmalıdır.
      Evden ve okuldan kaçma davranışını tekrarlayan çocuklar için mutlaka bir uzmandan yardım istenmeli, ailenin iletişim kanalları açılmalıdır. Unutulmaması gereken şey kaçma davranışı genellikle bir yardım çağrısıdır, umutsuzluk ve mutsuzluk içindeki çocuk bu yolu kurtuluş olarak görür. 

26 Eylül 2012 Çarşamba

TUVALET EĞİTİMİ ve TEMİZLİK ALIŞKANLIĞI



TUVALET EĞİTİMİ

      Tuvalet eğitim aşamasında anne çocuğun dışkısını tutmasını ve uygun, zaman ve yerde tuvalete yapmasını ister. Bunun için ceza ve ödül kullanılır. Annenin tuvalet eğitimi sırasında gösterdiği baskıcı ve katı tutumu çocuğun dışkısını tutmasına ve ileriki yaşlarda inatçı, cimri ve yıkıcı kişilik özellikleri göstermesine neden olur. Freud’a göre ileriki yaşlarda bu eğitimi güzel almazsa müsrif birisi de olabilir.

      Çocuğunuz yürümeye başladıktan sonra büzgen kaslarının olgunlaşması ile gerçekleşir. Birde bunu algılayıp haber vermesi için konuşmayı öğrenmiş olması gerekir. Her çocuk için değişen bu zaman dilimi 18. Aydan 2.5-3 yaşına kadar sürebilir. Tuvalet terbiyesinde zorlama olan çocuklarda genelde geceleri altına kaçırma veya büyüyünce devam eden çeşitli psikolojik uyumsuzluklar ortaya çıkmaktadır.  Tuvalet eğitimi konusunda çocuğunuza sevecen ve güven dolu yaklaşın. En ufak başarısını bile gülerek dile getirin. Eğer umursamaz bir tavır takınırsanız yaptığı işin o kadar da önemli olmadığını hissettirirsiniz.

       Çocuğunuza artık büyüdüğünü ve tuvaletini büyükler gibi yapmasını, ondan beklediğinizi açık olarak söyleyin. Ve kararlı bir şekilde bezini bir tara bırakıp alıştırma kilodu giydirebilirsiniz. Tuvalet terbiyesinin birkaç gün içinde gerçekleşeceğini ümit etmeyin. Sandığınızdan da uzun zaman alabilir. Tam olarak öğrenmiş olduğunda bile oyuna daldığı bir sırada altına kaçırabilir.

Çocuğun Tuvalet Eğitimine Hazır Olduğunu Gösteren Bazı İşaretler

-   Uykudan kuru kalkabiliyor ve gün içinde 2 saat kuru kalabiliyorsa,

-   Büyükler gibi tuvalete gitme isteğini belirtiyorsa,

-   Altını ıslattığında utanıyorsa,

-   Islak, kuru, lazımlık v.s gibi tek sözcüklü ifadeler kullanabiliyorsa, çocuk tuvalet eğitimine hazır demektir.

Çocuğun Tuvalet Temizliğinin Doğru Uygulanması İçin;  velilerin evde çocuklarına gerekli eğitimi vermeleri çok önemlidir. Ailelerin bir çoğunun çocuklarının tuvalet temizliğini kendi başına yapamayacağı inancında olmaları, çocukları bu konuda güvensizliğe itmektedir. Araştırmalar evde tuvalet eğitimi alan çocukların, okulda genellikle hiç sorun yaşamadıklarını göstermiştir. Bu nedenle velilerin eğitim ve çocuklarına destekleri çok önemlidir.

     Aşırı disiplin altındaki ve sıkıntılı çocuklarda idrar kesesi kasılır ve tutabileceği idrar miktarı azalır. Bu da idrar kaçırmayı kolaylaştırır.

28 Ağustos 2012 Salı

4+4+4 (OKULA BAŞLAMA TARTIŞMASI)

TV8 HABER AKTİF

EĞİTİM-SEN GENEL BAŞKANI: ÜNAL YILDIZ
EĞİTİM BİR-SEN GENEL SEKRETERİ : AHMET ÖZER
UZMAN PEDAGOG : SEVİL YAVUZ

60-81 ay arasındaki çocukların aynı eğitimi görmeleri,
Geçen sene 69 aylıkken bu yıl 66 aylık çocuklar mı okula başlayacak?
Okullardaki 1. sınıf mevcutlarının 80'e dayanması ne sonuçlar yaratır?
Tüm okulların tuvaletleri, sıraları 60 aylık çocuklara uygun mu?
Yeni uygulama sınıf öğretmenlerini mağdur edecek mi?
 
4+4+4 (OKULA BAŞLAMA TARTIŞMASI) 1.BÖLÜM
 
 
 
4+4+4 (OKULA BAŞLAMA TARTIŞMASI) 2.BÖLÜM
 

15 Ağustos 2012 Çarşamba

OYUN ÇOCUĞUNUN BESLENMESİ ve PSİKOMOTOR GELİŞİM


OYUN ÇOCUĞUNUN BESLENMESİ
      Oyun çocuğu beslenmesinde temel ilke büyüme ve gelişme özelliklerine uygun çeşidi ve miktarı seçerek  hazırlamak, iyi beslenme alışkanlıkları kazandırmaktır. Bu dönem çocukların yemeklerinde çok az yağ, tuz, şeker kullanılmaktadır. 0-6 yaş çocuğunun beslenmesi tamamen ebeveynin sorumluluğundadır. Anne çocuğun doğumundan itibaren gelişim özelliklerine ihtiyaçlarına ve sağlık koşullarına uygun beslemelidir. Çünkü beslenme çocuğa bırakılırsa çocuklar tek tip beslenmeyi tercih ederler.
      Yetersiz ve dengesiz beslenen çocuklar yaşıtlarından geri kalırlar. Bu çocukları fiziksel, zihinsel ve ruhsal açıdan olumsuz etkiler. Beslenme yeterli olduğunda bu yaşlarda son derece önemli olan beyin gelişimleri olumlu etkilenir. Sağlıklı beslenme okulda yeni şeyler öğrenirken dikkatlerini vermeleri,denileni anlamaları,  anlatmada başarılı olmaları için gereklidir. Beslenmeleri yeterli olduğunda başarılı olurlar. Okulda başarılı olduklarında kendilerine güvenleri artar ve mutlu olurlar.
Oyun Çocuğu Döneminde Yeme İçme Davranışlarının Düzenlenmesinde Dikkat Edilecek Hususlar
     Anne-Baba, kardeşler bu yaş grubu çocuklar için en iyi birer modeldir. Yemek alışkanlığı geliştirilmesinde en etkili ortam aile sofrasıdır.
-        Çocukların bu dönemde yiyecek tüketimleri günlük olarak değişmektedir. Bazı günler az bazı günler fazla yemeleri bu yaş grubunun özelliklerindendir.

-   Çocuğun yeme alışkanlıklarını olumsuz etkileyen ebeveynlerin yemek ısrarları, yemek bitirme zamanı için baskı uygulama, ödüllendirme, ceza verme gibi yemek yeme davranışlarını olumsuz olarak etkiler.
-   Çocuğun beslenmesinde besin çeşitliliği sağlanmalıdır. Değişik yemek çeşitlerine alıştırılmalı ve bu konuda ebeveynler örnek olmalıdır.
-    Çocuklar düzenli ve öğün atlamadan beslenmelidir. Öğünler dışında abur cubur yenmesine izin vermemek gibi önlemlerle çocuğu düzenli bir beslenme programına alıştırmalıdır.
-   Çocuğun gelişimi için kendi kendine yemek yeme alışkanlığı kazandırılmalıdır. Yiyecekleri tabağına ihtiyacından fazla konulmamalıdır.
-   Çocuğun gerek sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanması, gerek büyüme ve gelişmesini tamamlayabilmesi için kendisine tüm besin gruplarından besinlerin uygun pişirme yöntemleri ile sunulması ve öğün atlanmadan beslenme çocuğun sağlıklı bir birey olmasının ön koşuludur.
Okul Öncesi Çocuklarda Görülen Beslenme Sorunları
1. Yemek seçme
2. Aşırı yemek yeme
3. Demir eksikliği anemisi
4. Kabızlık
5. Besin alerjileri
6. Besin zehirlenmeleri




PSİKOMOTOR GELİŞİM
Psikomotor gelişim, yaşam boyu devam eden ‘motor’ becerilerde ortaya çıkan davranışların kontrol altına alınması sürecidir. Söz konusu olan davranışlar; duyu organları,zihin ve kasların birlikte çalışması ile ortaya çıkar. Bir anlamda bu davranışların kontrol altına alınmasını sağlayan süreç, ‘psikomotor gelişim’ i ifade eder.
Psikomotor gelişim, fiziksel büyüme ve merkezi sinir siteminin gelişimine paralel olarak organizmanın isteme bağlı hareketlilik kazanması olarak tanımlanır. Bir çocuğun çevresini tanıması ve çevresini yönetme becerisine kavuşma sürecinde ‘motor gelişimi’ son derece önemlidir. Bu süreçte, çocuğun bağımsızlığını tanımasında ve yönetmesindeki rolü de göz ardı edilmemelidir. Bunun yanı sıra çevresine uyum sağlaması ve sosyal faaliyetlerde varlık göstermesi için de ‘psikomotor’ gelişim iyi anlaşılmalıdır. Çocuk için yaptığıher motor hareket, sözsüz iletişim anlamındadır. Motor davranışlar yolu ile dışdünya ile iletişim kurar. Kazandığı her yeni beceri ile de kendi dünyasının genişlemesine ve yeni deneyler yapmasına yardımcı olur.
Büyük kas motor becerileri, aynı zamanda kaba motor beceriler’ veya ‘geniş kasların kullanılması’ diye de anılmaktadır. Emekleme, ayakta durma, yürüme, koşma, salınım, dönme, yuvarlama, zıplama, denge gibi hareketler üzerindeki kontrolü anlatmak için kullanılmaktadır.
Küçük kas motor gelişimi ise; aynı zamanda ‘ince devinimsel beceriler’ olarak da adlandırılabilmektedir. Eli ve ayağı kullanma becerileri ile nesne becerilerini kapsar. Tutma, kavrama, yazma, yırtma, çizme, yapıştırma, kesme gibi beceriler örnek olarak gösterilebilir.
Motor gelişim; çocukların çevre ile iletişim kurmasında, yaşamlarını devam ettirmede önemli yer tutar. Çocuklar, motor becerilerini oyun içerisinde keşfederler. Çocuk, oyun sayesinde diğer biriylerle sosyal iletişime girerek toplum içerisinde sosyalleşir.
Yaratıcılıkları gelişir. Böylece çocuğun kendine olan öz güveni artar, kendini yeterli hisseder ve olumlu benlik kavramı kazanır.

PSİKOMOTOR BECERİLERE YARDIMCI OLACAK UYGULAMALAR

1. El Çırpma: El bilek kullanmayı gerektiren hareketlerde beceri kazanması çocuk için önemlidir. İki el göz koordinasyonunu sağlayabilmelidir. İlk önce çocuk anne babasını taklit eder. Küçük kas gelişimine yardımcı olacak hareketlerdir.
2. Alma Hareketi: Bebeğe bakabileceği bir nesne verilir. Gözleri ve bakışlarıyla nesneyi tanımaya çalışır. Parmakları arasında nesneyi gezdirir. Nesne renkli bir objede oluşuyorsa onu tanımak için ağzına götürür.
3. Bırakma : Nesne renkli bir obje, çıngırak ya da sesli bir oyuncaksa bir süre eliyle oynar sonra bırakır.
4. Fırlatma: Çocuk için her yeni öğrendiği motor becerileri yeni bir deneyimdir. Kas kuvveti, dayanıklılık koordinasyon esneklik ve çeviklik gibi temel unsurları geliştirmek amaçlıdır. Saldırganlığı olumlu yönde kanalize etmeyi sağlamaktadır.
5. Parmak Oyunları : Melodili sesle çocuk uyarılarak oynanır. El bilek kullanmayı öğrenir. El ayak göz koordinasyonu sağlar.

16 Temmuz 2012 Pazartesi

ÇOCUK HASTALIKLARI 3 ( 0-12 Yaş Çocuklarında Görülen Hastalıklar, Sebepleri, Belirtileri, Bakımı ve Koruma Yolları)



1. Kızıl

Bebeklik döneminde hemen hemen hiç görülmeyen, döküntülü ve bakterilerin neden olduğu bir hastalıktır. 3-12 yaş arası çocuklarda, ilkbahar ve kış aylarında sık görülür.
Bulaşma, hastaların burun, boğaz salgıları ve deri döküntüleri ile olur.
Kuluçka süresi 2-4 gündür.
Belirtileri: ani başlayan yüksek ateş, baş, boyun, karın ağrısı vardır. Hastanın bademcikleri şişer ve kızarır. Dil, çilek görünümünde paslıdır. Daha sonra kıpkırmızı ahududu görüntüsü alması kızılın tipik özelliğidir. Döküntüler, hastalığın başlangıç belirtilerinden 1-2 gün sonra yüzde başlar, vücuda yayılır. Önceleri sarımtırak kırmızı ve toplu iğne başı büyüklüğündeki döküntüler birbiriyle birleşir ve bütün vücut derisi güneş yanığı görüntüsü alır. Döküntüler dirsek içi, kasıklar, diz altı, koltuk altı gibi kıvrımlı yerlerde yoğunlaşır.
 Bakım: Doktor önerisine göre ilaç tedavisi yapılır. Hasta çocuk 10-15 gün dinlenmelidir. Erken tedavi edilmezse böbrek hastalığı, romatizma, orta kulak iltihabı ve zatürreye neden olur.
 Korunma: Hastalığın aşısı yoktur. Hasta çocukla temastan kaçınılmalıdır. Hasta ile temas edenlerin boğaz kültürü alınmalı, sonuç pozitif çıkarsa hemen tedaviye başlanmalıdır. Kızılda dil, çilek görünümündedir.


2. Kızamık
Kızamık virüsünün neden olduğu, döküntülü, bulaşıcı bir çocuk hastalığıdır.Her yaşta görülebilir. Genellikle 6 aydan büyük çocuklarda daha çok kış sonu, bahar aylarında görülür.
Bulaşma: Hastanın ağızdan çıkan damlacıklarla bulaşır.
Kuluçka dönemi: 10-14 gündür.
Belirtileri: Yüksek ateş, halsizlik, iştahsızlık, nezle, öksürükle başlar. Gözler yaşarır, kızarır, kirpik dipleri çapaklanır. Kızamığın en önemli özelliği ağızda koplik lekelerinin çıkmasıdır. Bu lekeler, ağızda kırmızı zemin üzerinde tuz taneleri serpilmiş döküntüler görünümündedir. Bu lekelerin görülmesinden 1-3 gün sonra kulak arkasından başlayan, yüz, boyun, gövde bacaklarda yayılan deri döküntüleri görülür. Döküntüler, büyük lekeler halindedir. Döküntü safhası 3-4 gün sürer. Döküntüler çıktıkları sırayla kaybolur. Daha sonra deride kepeklenme görülür.
Bakım ateş döneminde yatak istirahati sağlanır. Doktor önerisine göre ilaç kullanılır. Hasta; sindirimi kolay, yumuşak ve bol karbonhidratlı, proteinli-vitaminli yiyeceklerle beslenir. Hastanın odası sık sık havalandırılmalıdır. Göz kapakları kaynatılmış soğutulmuş su ile ağzı ise karbonatlı su ile temizlenmelidir. Hasta iyi bakılmazsa kızamık; orta kulak iltihabı, zatürre ve beyin dokusu iltihabına sebep olabilir.
Korunma: Aşılanma ile korunma sağlanır.


3. Kızamıkçık
Kızamıkçık virüsünün neden olduğu hafif ateşli ve döküntülü seyreden bir hastalıktır. Gebelikte geçirilirse fetüste zeka geriliği, mikrosefali, kalp-damar bozukluğu, işitme ve görme özrü, sarılık ve ölü doğum gibi ağır anomalilere yol açar. Kuluçka süresi 14-21 gündür. Bulaşma hasta ile temasla olur. Genellikle 6 aydan büyük çocuklarda görülür.
Belirtileri: Hafif ateş, nezle ve halsizlikle başlar. Kızamığın hafif şekline benzer. Döküntü öncesi kulak arkasında lenf bezlerinde şişlik görülür. Ağızda toplu iğne başı büyüklüğünde kırmızı döküntüler fark edilir. Deri döküntülere önce yüzde başlar, sonra hızla boyna kollar, gövde ve bacaklara yayılır. Döküntüler 2-3 gün sürer. Kızamıktan daha az belirgin noktacıklar halinde, pembe renklidir.
 Bakım: Kızamıkçık hafif bir hastalıktır. Hastanın birkaç gün dinlenmesi gerekir. Hastanın iştah durumuna göre kolay sindirebileceği besinler verilir. Kendiliğinden iyileşir.
Korunma: Aşılama ile olur.


4. Kabakulak
Virüslerin neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Bulaşma: damlacık yoluyla olur. Kuluçka dönem: 18-20 gündür. 5-15 yaş arası çocuklarda görülür. Kış sonuna doğru sık rastlanır. Belirtileri: Çene altı ve kulak altı tükürük bezlerinin şişmesi sonucu boynun yan tarafında yumru oluşur. Yutkunmada acıma hissi, ateş ve ağız kuruluğu görülür. Şiş kısım dokunmaya karşı hassas ve ağrılıdır. Belirtiler ortaya çıkmadan 1-2 gün önce çocukta genel bir kırgınlık gözlenir. Erkeklerde er bezleri (testisler) de etkilenir. Bu nedenle hastalık süresince doktor kontrolünde olmalıdır. Ergenlik çağında ve daha sonra kabakulak geçiren erkek çocuklarında testislerin iltihaplanması sonucu kısırlığa yol açabilir. Bakım: Özel bir tedavisi yoktur. Yatak istirahati sağlanmalıdır. Bol proteinli, yumuşak, sıvı besinler verilmelidir. Doktorun önerdiği ilaçlar kullanılabilir. Korunma: Aşılama yoluyla yapılır. Hasta çocuk iyileşene kadar okula gönderilmemelidir.


5. Difteri ( Kuşpalazı)
Daha çok çocuklarda görülen, difteri basilinin neden olduğu öldürücü olabilen bir hastalıktır. Kuluçka dönemi: 1-7 gündür.
Bulaşma, difterili bir hastayla yakın temasta bulunma, difteri basillerinin bulaşmış olduğu eşyaların, yiyecek ve içeceklerin kullanılmasıyla olur. En duyarlı yaş 2-8 yaşlardır. Sonbahar, kış mevsiminde görülür. Difteri basilinin yerleşme  yerine göre ağız, boğaz, gırtlak, göz, göbek, deri ve orta kulak difterisi görülür. Genelde boğaz ağrısı, yutma zorluğu, burun akıntısı, ses kısıklığı görülür. Ateş olmayabilir. Boyundaki lenf bezleri şişer. Hastalık, kalp ve sinir sisteminde hasara yol açar, geçici felçlere sebep olabilir. Tehlikeli bir hastalık olduğu için vakit geçirilmeden doktora götürülmelidir. Yatak istirahati gerekir. Bol su ve yumuşak gıdalar verilmelidir. Difteri aşısı hastalığı önler.
6. Boğmaca
Çocukluk çağında sık görülen bulaşıcı bir hastalıktır. Nedeni boğmaca basilidir. Kuluçka dönemi:  7-14 gündür. Doğrudan hasta kişiyle temas ve damlacıklar yoluyla bulaşır. İlkbahar, kış aylarında sık görülür. Her yaşta görülebilmesine rağmen 6-7yaşlarından önce daha fazla görülür. Süt çocuklarında ağır seyreder. Hastalık 3 dönemde izlenir:
Nezle dönemi: Soğuk algınlığı şeklinde başlar. Hafif nezle, ateş, öksürük, iştahsızlık, göz yaşarması görülür. 1-2 hafta sürer.
Öksürük dönemi: 3-6 hafta sürer. Üst üste boğulur gibi öksürük nöbetleri, derin soluk alma, öksürükten sonra kusma görülür. Bu öksürüklerde yüzde kızarma, morarma olur. Dil dışarı çıkar. Gözler dışarı fırlar gibidir ve yaşarır. Soluk alırken ıslık çalar gibi ses çıkar. Öksürük sonrası balgam vardır. Terleme, yorgunluk, halsizlik ortaya çıkar.
İyileşme dönemi: 2-3 hafta sürer. Bazen iyileşme aylar da sürebilir. Zamanla öksürük nöbetlerinin şiddeti ve sayısı azalır. Hasta rahatlar, iştahı düzelmeye, neşesi yerine gelmeye başlar.
Bakım: Çocuk mutlaka doktora götürülmeli, doktorun önerdiği ilaç tedavisi uygulanmalıdır. Dinlenme ve yatak istirahati şarttır. Hastanın odasının sık sık havalandırılması ve nemlendirilmesi gerekir. Bol proteinli ve vitaminli gıdalarla az az ve sık sık beslenmelidir. Bol sıvı almalıdır.
Korunma: Hasta çocuklar, sağlıklı kişilerden uzak tutulmalıdır. Aşılama tam korunma sağlar. Hastalığı geçirenler ömür boyu bağışıklık kazanır.


7. Çocuk Felci
 Salgınlara da neden olabilen virüslerin (polio) sebep olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Dünyanın her yerinde özellikle yaz ve sonbahar başlangıcında görülür.
Kuluçka dönemi 1-3 haftadır.
Bulaşma, genellikle virüsün bulaştığı suların ve besinlerin ağız yoluyla alınması sonucu olur. Hastalığı geçiren çocuğun dışkısının kontrol altına alınmaması, tuvalet temizliğine dikkat edilmemesi hastalığın yayılmasında önemli kaynaktır.


Belirtileri: ateş, baş ağrısı, kusma, karın ağrısı, ense sertliği ile kendini gösterir. Başlangıçta daha çok üst solunum yolu enfeksiyonuna benzer. Hastalık, hastaların bir kısmında hafif geçirilse de bir kısmında hastanın iyileştiğinin düşünüldüğü dönemden 1-2 gün sonra ağrı ve ense sertliği ile daha şiddetli olarak ortaya çıkar. Hastaların büyük kısmında felç görülmezken bazı tiplerinde birkaç gün süren yüksek ateşten sonra asimetrik olarak sağ kol etkilendiğinde sol bacak etkilenir ve felç görülür. Çok şiddetli türleri ölüm ile sonuçlanabilir.
Bakım: Hastalığın özel bir tedavisi yoktur. Hastalık sonrasında zatürre, sürekli yatmadan dolayı deri tahrişleri görülebilir. Ölümcül olabileceğinden hasta sürekli doktor kontrolünde olmalıdır.
Korunma: Doğumdan sonra 3-4 aylarda yapılan aşılama ile sağlanır. Bir yıl sonra polio aşısının tekrarı yapılarak tam bağışıklık elde edilir.


8. Suçiçeği
Virüslerin neden olduğu çok kolay bulaşabilen, döküntülü ve özellikle kışın çok görülen bulaşıcı bir hastalıktır. Her yaşta görülebilir.
Kuluçka süresi 2-3 haftadır.
Bulaşma, insandan insana, öksürme ve aksırmayla çevreye yayılan damlacıklarla ve deri kabarcıklarına direk temasla olur.
Belirtileri: Bu hastalıkta hafif ateş, iştahsızlık, halsizlikle  beraber deri döküntüleri vardır. Döküntüler, önce göğüste başlar sonra tüm vücuda yayılır. Sulu kabarcıklar şeklindedir. Bu kabarcıklar, açık pembe renkte önce sulu sonra kabuklu olup son derece kaşıntılıdır. Döküntüler genelde iz bırakmaz. Ancak kabukları kaşıyarak kaldırılırsa iz kalabilir.
Bakım: Evde yatak istirahati şarttır. Döküntülerin mikrop kapmaması için kaşıntıyı gidermek gerekir. Kaşıntıyı azaltmak için doktorun önerdiği losyonlar kullanılmalıdır. Karbonatlı suyla silmek de kaşıntıyı hafifletir. Çocuğun vücut direncini arttırıcı besinler verilmelidir. Vücudu sıkmayan bol giysiler giydirilmelidir.
Korunma: Hasta kişilerle temas edilmemelidir. Su çiçeğinin bir yaşın üstünde yapılabilen aşısı vardır. Ancak kullanımı yaygın değildir. Zorunlu aşılar grubuna girmez.


9. Menenjit
Virüs ve bakterilerin neden olduğu beyin zarı iltihaplanmasıdır. Erken teşhis edilmediği zaman ölümle sonuçlanır.
Belirtileri: Bebeklerde kusma, havale, düzensiz solunum, bıngıldakta kabarma görülür. Büyük çocuklarda daha başlangıçta hastanın durumu ağırdır. Kusma, ateş, baş ağrısı, dalgınlık ve ensede sertlik; vücutta mor lekeler vardır.
Bakımı: Hastalığın tam teşhisi beyin omurilik sıvısının incelenmesiyle olur. Hasta çocuk mutlaka hastanede gözetim altında tutulmalıdır. Hasta, sessiz ve loş bir odada yatırılmalı, kuvvetli ışıktan korunmalıdır. Tedavi, doktor kontrolünde yapılır. Menenjitli çocuk zamanında hastaneye götürülmezse hasta kısa zamanda kaybedilebilir ya da daha ağır hastalıkların oluşmasına sebep olabilir.
Korunma: Menenjit aşısı vardır. Ancak zorunlu aşılar grubunda değildir. İsteğe bağlı olarak yapılabilir.


10. Zatürre: ( Pnömoni )
Akciğerlerin iltihaplanmasıyla ortaya çıkan virüsler, bakteriler mantarlar veya hava yollarına kaçan çeşitli yabancı maddelerin sebep olduğu bir hastalıktır. Genellikle kış mevsiminde ve kızıl, kızamık gibi hastalıklardan sonra görülebilir.
Belirtileri: Ateş, öksürük, hızlı solunum, göğüste çekilme, dudak etrafında ve parmak uçlarında morarmalar görülür.  Virüslere bağlı zatürre ise yavaş gelişir. Bakterilere bağlı zatürreler, daha kısa sürede ve şiddetli ilerler. Doktor kontrolünde tedavi uygulanır. Ayrıca beslenme bozukluğu olan ve vücut ısısı düşük çocuklarda, doğuştan bazı anomalileri olan ve bağışıklık sistemi kusurlu doğanlarda oluşabilir. Yeni doğanda amniyon sıvısının hava yollarına kaçması v.b. durumlar sonucu da zatürre olabilir.
Bakım: Hastanın protein oranı yüksek yiyeceklerle beslenmesi ve yeterli sıvı alması gerekir. Odası sık sık havalandırılmalı, belli oranda nemli tutulmalıdır. Burun ve kulak temizliğine ve rahat nefes alabilmesine dikkat edilmelidir. Doktor tedavisi gerektirir.


11. Sarılık (Hepatit)
 Sarılığın değişik türleri vardır. Yeni doğanda fizyolojik sarılık yaşanır. Bir de patolojik (mikrobik) sarılık vardır ki bu sarılık, karaciğerin iltihabi bir hastalığıdır. Bu sarılıkla ilgili 4 çeşit virüsten söz edilmektedir. Ancak yaygın olarak görüleni A ve B tipi sarılıktır.
İnsanlar, hepatit A virüsünü temiz  olmayan su ve besinlerden alırlar. Hepatit A tipi sarılıkta; ateş, halsizlik, karın ağrısı, göz akında ve deride sarılık görülür. Hastanın idrarı da koyu sarı renklidir. Bu hastalara yatak istirahati şarttır. Özel ilaç tedavisi yoktur. Hasta iyi beslenmelidir.
Hepatit B ise her mevsimde her yaşta kişilerde görülür. Uzunca (birkaç ay) bir kuluçka süresi vardır. Kan nakli, enjektörler, akupunktur ve diş tedavileri, aşı uygulamaları, hasta kanı emen sivrisinekler aracılığıyla bulaşır. Hafif ateşle başlar, mide bağırsak bozuklukları, sarılık, karaciğer bölgesinde hassasiyet ve koyu dışkı görülebilir. B tipi sarılık daha ağır seyreder ve ölümle sonuçlanabilir.
Korunma, ülkemizde aşı uygulaması ile sağlanır. Yiyecek ve içeceklerin temizliğine özen gösterilmeli, içme suları klorlanmalı, tuvaletler mikrop öldürücülerle temizlenmelidir. Kan nakillerinde kan, sarılık yönünden incelenmelidir.

12. Grip

Pek çok virüsün neden olduğu, çocukluk çağında sık sık tekrarlayan bir solunum yolu enfeksiyonudur. Her yaşta görülebilir. Bahar ve kış mevsiminde daha yoğundur.
Bulaşma öksürme sırasında etrafa sıçrayan damlacıklarla olur.
Kuluçka süresi 1-3 gündür.
Belirtileri: Ateş, kol, bacak ve baş ağrısı, üst solunum yollarında iltihap ve kuru öksürük vardır.
Bakımında; doktorun önerdiği  ilaçlar kullanılarak yatak istirahati yapılmalıdır. Bol sıvı gıdalar ve C vitamini alınmalıdır.
Korunma gripli hastalarda yakın temastan kaçınılarak yapılmalıdır. Grip aşısı vardır; ancak doktora danışılarak uygulanmalıdır. Gripte yatak istirahati şarttır.
13. Tüberküloz (Verem)
Tüberküloz basilinin neden olduğu başta akciğer olmak üzere bütün vücudu tutabilen kronik bir enfeksiyon hastalığıdır. Her yaş ve mevsimde görülebilir.
Kuluçka dönemi 6-8 haftadır.
Bulaşma:
-   Kan yolu ile (gebelikte anne hasta ise hastalık plesanta aracılığıyla bebeğe geçer)
-   Deride açık yaralar, kesikler varsa deri yolu ile,
-   Solunum yolu ile (hastalarla direk temas, hastaların salgılarının bulaştığı eşyalar, havaya karışan tozlara bulaşmış basillerle),
-   Tüberkülozlu ineklerin sütünün kullanımı ile olur.
-   Tüberküloz solunum yoluyla bulaşır.
Belirtiler: Hafif, sürekli öksürük, ateş, halsizlik, iştahsızlık, yorgunluk, kilo kaybı, nefes almada ağrı vardır. Hastalık ilerledikçe kanlı balgam görülebilir.
Bakım: Doktor kontrolünde ilaç kullanımı, kesinlikle y atak istirahati, iyi beslenme ve temiz hava iyileşmeyi sağlayacaktır.
Aşılanma (BCG) yoluyla koruma sağlanır.

27 Haziran 2012 Çarşamba

ÇOCUK HASTALIKLARI 2 ( 0-2 Yaş Çocuklarında Sık Görülen)




C. 0-2 YAŞ ÇOCUKLARINDA SIK GÖRÜLEN ŞİKAYETLER, NEDENLERİ, BELİRTİLERİ, BAKIM VE KORUNMA YOLLARI

1. Pamukçuk ve Ağız Yaraları

Pamukçuk; yeni doğanda ve süt çocukluğu döneminde dil, yanak içleri ve damakta görülen bir mantar hastalığıdır. Ağız içinin her iki tarafında beyaz lekeler oluşur. Bu lekeler, toplu iğne başı büyüklüğündedir ve ağızda süt pıhtısı görüntüsü verir. Prematürelerde, temiz bakılmayan hastalıklı ve zayıf bebeklerde daha sık görülür. Bebek, ağzı acıdığı için emmede zorluk çeker. Anne memesinin ılık suyla temizlenip bebeğe verilmesi, memelerin temiz tutulması, biberon ve emziğin iyice kaynatılması, meme ve mamadan sonra bebeğe su içirilmesi(ağızda kalan süt artıklarının temizlenmesi için) pamukçuk oluşmaması için alınacak önlemlerdir.

2. Gaz Sancıları ve Karın Ağrıları

Gaz sancısı olan bebek bacaklarını karnına doğru çeker, yüzü kızarır ve yüksek sesle bağırır. Bebek emzirilirken sütle birlikte bir miktar da hava yutar. Anne her emzirmeden sonra bebeğini, baş ve omuz hizasında dik tutarak sırtını sıvazlamalı, bebeğin gazını çıkarmalıdır. Bu işlemden önce omzuna temiz bir tülbent koymayı da ihmal etmemelidir. Çünkü bebek, gaz çıkarma esnasında yediklerinin bir kısmını da kusabilir. Gaz çıkarma işlemi, bebeğin anneni dizleri üzerine yüzükoyun yatırılmasıyla da yapılabilir. Bebeğin gazının çıktığı gark sesinin gelmesiyle anlaşılır. Gazı çıkartılmadan yatırılan bebekler sancılanır ve sürekli ağlar. Karnı şişkindir. Ağlama sırasında yüzleri kızarır, bacaklarını karnına doğru çeker ve yüksek sesle bağırırlar. Gaz sancısı bebeğin büyüme ve gelişmesini engellemez, zamanla azalarak 3 aylıktan sonra kaybolur. Daha büyük çocuklarda gaz genellikle üşütme ve bazı yiyeceklerden olur. Çocuk yardımsız olarak gazını çıkarabilir. Korunmak için anne, çocuğu mevsimine göre giydirmeli, gaz yapan yiyecekler normalden fazla tüketilmemelidir. Karın ağrıları çocukluk yıllarında daha çok görülür. Ağrı, şiddetli değilse ve çocuk diğer uğraşlara daldığında karın ağrısını unutabiliyorsa ağrı psikolojik kökenli olabilir. Ancak karın ağrısı çok şiddetli ve uzun süre devam ediyorsa, sık sık tekrarlıyorsa, ateş, kusma, ishal gibi diğer belirtilerle birlikte görülüyorsa hastalık belirtisi olarak değerlendirilmeli ve mutlaka çocuğu doktora götürmelidir. Bebeklerde gaz sancısının giderilme yollarını araştırınız.

3. Kusma

      Midedeki besinlerin, karın kaslarının kasılması sonucu ağız yoluyla boşalması kusma olarak tanımlanır. Yeni doğanda, beslenmeden sonra bir miktar besinin ağız ve burundan çıkması kusma ile karıştırılmamalıdır. Bu durum çoğu kez zararsızdır. Ancak sırtüstü yatan bebeğin kustuklarının solunum yoluna kaçabilmesi nedeniyle boğulma tehlikesi söz konusu olabilir. Onun için bebek beslendikten sonra yan yatırılmalıdır. Çocuk otururken kusarsa yüzü hemen aşağıya çevrilmeli, solunum yolları serbest bırakılmalıdır. Gerçek kusmada, alınan gıdanın büyük bir kısmı çıkartılır. Kusmanın sebebi, mama ile yutulan havanın yaptığı bozukluktan olabileceği gibi; soğuk algınlığı, ateşli hastalıklar, idrar yolu ve böbrek iltihapları, mide-bağırsak kanalı hastalıkları ve korku gibi psikolojik etmenler de olabilir bu sebeple kusma, beraberinde görülen ateş, ishal, karın ağrısı v.b belirtilerle beraber değerlendirilmelidir. Kusmalar ciddi su ve kilo kaybına yol açabileceği için tedavide geç kalınmamalıdır. Bebeklerde beslenme hatalarına bağlı kusmalar; bebeğin hava yutmadan beslenmesiyle, beslenme sırasında yutulan havanın neden olduğu gazın çıkartılmasıyla, temiz ve sağlıklı besinlerle önlenebilir. Kusma geçtikten sonra bebeğin bir süre dinlenmesi sağlanmalıdır. Sulu ve hafif yiyeceklerden başlanarak az ve sık sık beslenmelidir.
Kusmanın yaşanmaması için alınması gereken önlemler şunlardır:

-       Mama ve diğer gıdalar temiz ve taze hazırlanmalı, yeterli miktarda ve normal ısıda olmalıdır.
-       Biberonun emzik deliğinin büyük ya da dar olmaması gerekir.
-       Süt veren anne üşütmemeli ve kendi bakımına özen göstermelidir. Sigara, alkol gibi çocuğa zararlı alışkanlıkları varsa bunları bırakmalı, doktora danışmadan ilaç kullanmamalıdır.
-       Çocuklar yaşlarına uygun beslenmeli ve normalin üstüne çıkılmamalıdır.
-       Katı besinlere erken ya da geç başlanmamalıdır.
-       Beslenme ve gaz çıkartılmasından sonar çocuk, fazla hareket ettirilmeden sağ tarafına yatırılmalıdır.
-       Tekrarlayan ve nedeni belli olmayan kusmalarda mutlaka doktora başvurulmalıdır.

4. İshal (Diare, Sürgün)

      Çocuğun alışılmış sayıdan (üçten fazla) ve sulu kaka yapması durumuna ishal denir. İshal, çocuğun vücudunda su ve tuz kaybına yol açar. Hatta ileri safhalarda ölüme neden olabilir. Süt çağı çocuklarının bağırsakları çok duyarlı olduğundan kolaylıkla ishal olurlar.
Çocuklarda başlıca ishal nedenleri:
Beslenme hataları:
-        Aşırı beslenme özellikle süt çocuklarında görülür.
-        Az beslenme uzun süre yetersiz beslenen süt çocuklarında açlık ishalleri görülür.

Mide bağırsak alerjisi:  İnek sütü ve diğer besinler alerjiye neden olur.
Enfeksiyon hastalıkları: Bakteri veya virüslere bağlı bağırsak enfeksiyonlarında şiddetli ishaller görülebilir. Tifo, dizanteri, kolera, yaz ishali gibi.
Bağırsak parazitleri: Çocukta görülen ishalin kaynağı  olabilir.

Zehirlenmeler: İlaç veya bazı zehirli maddelerin alınması sonucu çocuklarda ishal ve kusma görülür. İlk 4-6 ay anne sütü ile beslenen bebeklerde ishal daha az görülür. İshal, çocuklarda önemli beslenme bozukluklarına yol açar. İshal sırasında çocuktaki su ve tuz kaybı mutlaka yerine konulmalıdır. Ağızdan verilen şeker, tuz, karbonat eriyiği hayat kurtarıcıdır. Su kaybı belirtileri olan çocuklara ishal paketleri(ORS) verilmelidir. Bu paketler, sağlık kuruluşları ve eczanelerden temin edilebilir. Hazır ishal paketi temin edilmediği durumlarda bu paket evde hazırlanabilir; 5 su bardağı kaynatılıp soğutulmuş su, 2 çorba kaşığı toz şeker, 1 çay kaşığı tuz, 1  çay kaşığı karbonat. İshali olan çocuklara her sulu kakadan sonra en az 1 çay bardağı bu karışımdan verilmelidir. Çocuklar bunun tadından hoşlanmazlar, meyve suyu ile karıştırılabilir. Bu ishal içeceği, çocuğu tedavi etmek için değil; sadece vücudundaki su ve tuz kaybını önlemek içindir. İshalli çocuğun bağırsaklarında emilim az olacağından, eskisinden daha kuvvetli yiyeceklerle beslenme ihtiyacı doğar. Bunun için çocuğun sulu, fakat besin değeri yüksek, sindirimi kolay yiyeceklerle az az ve sık sık beslenmesine devam edilmelidir.
Bu yiyecekler:

-        Emiyorsa anne sütü,
-        Bol miktarda kaynatılıp soğutulmuş su,
-        Elma, şeftali, havuç gibi meyve suları, muz,
-        Açık çay, ıhlamur,
-        Ayran,
-        Yağsız çorbalar,
-        Pirinç lapası, yağsız yoğurt,
-        Havuç, patates püresi v.b
-        Pişmiş yağsız et.
Anne sütü ile beslenen çocuk ishal olursa, emzirmeye devam etmelidir. Çocuk emmiyorsa, inek sütü alıyorsa inek sütünü sulandırma iki misli fazla olmalıdır. Çocuğun dışkısında kan varsa dışkı sayısı 8-10 defadan fazla ise yüksek ateşi ve kusması varsa, ishal birkaç gündür devam ediyorsa, ağız ve dilde kuruluk, dalgınlık, idrar yapamama veya çok az yapma, gözlerde ve bıngıldakta çökme ve karın derisinde gerginliği kaybetme gibi belirtilerden biri yada birkaçı görülürse çocuk vakit geçirmeden doktora götürülmelidir. Bebeklerin ve küçük çocukların ishalden korunması için yeterli ve dengeli beslenmesi gerekir. İlk 4-6 ay anne sütü çocuk için en ideal besindir. 6.aydan sonra ek besinler verilmelidir. İçme suyu temizliğinden emin olunmayınca su kaynatılmalıdır.
      Çocuğa verilecek tüm besinler taze, temiz olmalıdır. Sonra ek besinler verilmelidir. Sebze ve meyveler bol su ile 3-4 kez yıkanmalıdır. Yiyeceklerin hazırlanması, pişirilmesi ve saklanması sağlık kurallarına uygun şekilde, temiz ortamda yapılmalıdır. En önemlisi de; anne çocuğun bezini değiştirdikten sonra, kendisi tuvaletten çıktıktan sonra, yiyecekleri hazırlamadan ve bebeği beslemeye başlamadan önce ellerini sabunla iyice yıkamalıdır. Tuvaletler temiz tutulmalıdır. Sinek ve böceklerle mücadele edilmelidir. Çöpler kapalı torbalar içinde saklanmalıdır.


5. Kabızlık (Peklik-Konstipasyon)

      Dışkının seyrek aralıklarla, geç ve güçlükle yapılmasına kabızlık denir. Kabızlıkta kalın bağırsaklar düzenli aralıklarla boşaltılamaz.
Nedenleri:

-        Yanlış beslenme; çok fazla et, ekmek, yumurta, kek, bisküvi ve pasta yemek
-        Tek yönlü beslenme
-        Yalnız inek sütü ile beslenme
-        Yüksek proteinli posa bırakmayan besinlerle beslenme
-        Bağırsak faaliyetlerinin tembel oluşu
-        Kalın bağırsakta yapışıklıklar
-        Makattaki çatlaklıklar
-        Hareketsizlik
-        Psikolojik nedenler (oyuna dalma, okula geç kalma korkusu, ilgisizlik v.b. nedenlerle tuvalete gitmeyi geciktirme)
-        Su ve sulu gıdaların az tüketilmesi
-        Erken tuvalet eğitimi
Kabızlığın Belirtileri:
Kabızlık, karında şişlik yapar. Çocuk kakasını yaparken ağlar. Katılaşmış kaka, makatın iç zarını zedeleyerek kanamaya neden olabilir. Kaka yaparken kanama olursa çocuğu hemen doktora götürmelidir.
Kabızlığı önlemek için:

-        Çocuk yeterli ve dengeli beslenmelidir
-        Yeterli miktarda sıvı ve sulu gıdalar verilmelidir.
-        Çocuğun yeterli hareket etmesi sağlanmalıdır.
-        Taze meyve-sebze tüketimi arttırılmalıdır.
-        Neden, psikolojik ise sebebi araştırılıp çocuğun rahatlaması sağlanmalıdır.
-        Düzenli kaka yapma alışkanlığı kazandırılmalıdır.
-        Sabahları aç karnına bir bardak ılık su içmesi sağlanmalıdır.

6. Kulak Ağrıları:

       Bebeklerde ve büyük çocuklarda kulak ağrılarına sık rastlanır. Çoğunlukla çocuklar rüzgarda kaldıklarında ve soğuk havada iyi korunmadıklarında kulak ağrısı çekebilirler. Yeni doğan bebekte ve süt çocuğunda olan kulak ağrılarının enendi farklıdır. Yeni doğanda kulak ağrısının nedeni amniyos sıvısının kulağa kaçmasıdır. Yüksek ateş, ishal, sindirim sistemi bozukluğu ve kilo kaybı görülür. Meme emme sancıyı arttırır. Kulak memesi altına dokunulduğunda ağrı artar.
Genellikle kulak ağrıları, enfeksiyonlardan ileri gelir. Süt çocuğunda boğazdan östaki borusu yoluyla orta kulağa giren mikroplar ağrılara neden olur. Düzensiz ateş, sindirim bozukluğu baş gösterir, çocuk kilo alamaz. Kulağını çekiştirerek ani sancılarla bağırır. Bu durumda doktora başvurulması gerekir.

7. Ateş ve Havale

       Sinir sisteminin hastalığı ya da fonksiyon bozukluğu sonucu iskelet kaslarının kasılmasıyla ortaya çıkan rahatsızlığa havale denir.
Çocuk hastalıkları arasında en acil ve korkutucu olanıdır. Yüzde el ve ayaklarda irade dışı titremeler ile kendini gösterir. Havalenin uzaması beyin dokusunda kalıcı zedelenmelere sebep olabilir.

Havale Sebepleri:

-        Doğum travmaları (zor doğum nedeniyle beyinde zelenme v.b)
-        Metabolik bozukluklar (kan şekeri ve kandaki minerallerin düşüklüğü)
-        Sinir sistemi hastalıkları (menenjit, beyin iltihabı)
-        Ateşe bağlı havale (bebeğin ateşi 39’un üzerine çıkıyorsa yüksek ateşe bağlı havale olabilir.)

Havale Durumunda:

-        Çocuğun üzerindeki fazla giysiler çıkartılmalıdır.
-        Ilık su ile yıkanmalıdır.
-        Şuuru yerinde ise ağızdan sıvı verilmelidir.
    -        Çocuk vakit geçirilmeden hemen doktora götürülmelidir.

8. Pişik

      Pişik, genellikle idrar ve dışkının bebeğin tenine temas ettiği hassas deri bölgesinde görülür. Hafif kabartılı bir kızarıklık biçiminde ortaya çıkar. İlerlemiş pişiklerde deri yer yer soyulup iltihaplanabilir. Pişiğe bebeğin dışkısındaki bakteriler ve idrarın bileşimindeki amonyak sebep olur. Bebek bezlerini yıkamada kullanılan deterjanlardaki maddeler de pişik yapabilir. Anne sütüyle beslenen çocuklarda pişik, mamayla beslenenlere göre daha az görülür. Bebeklerde pişik oldukça rahatsız edici bir durumdur.

Pişikleri Önlemek İçin:

-        Bebeğin bezi 3-4 saatte bir değiştirilmelidir. Pişik olduğunda bu bölge ılık suyla yıkanıp iyice kurulandıktan sonra doktorun önerdiği pişik kremleri kullanılmalıdır.
-        Pamuklu bezler tercih edilmelidir. Bebeğin çamaşırları ve bezleri deterjan yerine sabun tozu ile yıkanıp kaynatılmalı, çok iyi durulanmalıdır. Açık havada kurutulduktan sonra ütülenmelidir.
-        Kesinlikle pudra kullanılmamalıdır.
-        Oda sıcaklığı uygunsa her gün 1-2 saat bebeğin altı açık tutularak bez tahrişi önlenmelidir. Bu işlem tahriş olmuş derinin iyileşmesine de yardım eder.
-        Bebeğin altını bağlamak için hazır bez kullanılmalıdır.

"BENİM ÇOCUĞUM" DA NEREDEN ÇIKTI!

         Çok uzun zaman önce; bir çocuk sitesine yayınlanmak üzere bir yazı yazmıştım. Yazının içeriği blog tanıtımıydı. Blog ...