13 Kasım 2012 Salı

SOSYAL GELİŞİM (0-12 Yaş Çocuklarında Sosyalleşme Özellikleri, Suça Dönüşebilen Problemler,



SOSYAL GELİŞİM

      Sosyal gelişim, toplumsal beklentilere uygunluk gösteren kazınılmış davranış yeteneği olarak tanımlanabilir.
Sosyalleşme-Sosyalleştirme: Bireyin içinde bulunduğu toplulukta geçerli olan kural ve değer yargılarını öğrenmesi, onlarla uyum içinde olmasına sosyalleşme denir. Sosyalleştirmeyse bireye özellikle çocuğa üyesi olduğu topluluğun yada toplumun töre, gelenek ve kültürel değerleriyle ölçülerini öğretme ve benimsetme işidir.

0-12 Yaş Çocuklarında Sosyalleşme Özellikleri
Arkadaş Edinme: Bebek 5.-6. Aylarda başka çocuklara tepki göstermeye başlar. Başka bir çocuğu gördüğünde ona doğru atılır yada çekinir, gülümser ve sesler çıkarır. Bebekliğinin sonuna doğru başka çocuklarla oynaması, oyuncaklarını paylaşması ve arkadaşlarıyla kavga etmesi oldukça sık görülen davranışlardır. 2-3 yaşlarında oyun arkadaşlarını çabucak değiştirebilir ve başka bir arkadaşını sevdiğini söyleyebilir. Erken çocukluğun sonlarına doğru çocuğun ana-babasına bağlılığı çözülmekte ve dışarıdaki arkadaşlarıyla ilgilendiği görülmektedir. Çocuğun artık uzunca bir süre beraber olduğu bir yada iki arkadaşı vardır.
Gruba Katılma:  Çocuklar 2 yaşına kadar yalnız oynar. Diğerleriyle olan ilişkileri; taklit, birbirini seyretme ve birbirinin oyuncağını alma davranışı şeklinde görülür. Grup halinde oynamaya 3-4 yaşında başlar. Oynarken birbirleriyle konuşur ve gurup içinden oynamak istediklerini seçerler. Gösterdikleri ortak davranış birbirlerini seyretme ve konuşmadır. Okul çağı, öğrencinin gruplaşma çağıdır.
Çocuk Kavga ve Tartışmaları: Erken çocukluk çağında çocuklar, karşılaştıkları hayal kırıklığının sonucunu kavgaya bağlarlar. Özellikle ilgi merkezi olma, duygularının başka yollarla doyurulmaması halinde, kavgacılıkla bu duygularını doyurmaya çalışırlar. Oyun guruplarında sık sık kavga ederler; ama kavganın sonundaki küskünlükleri uzun sürmez, barışırlar. Ailenin çocuk üzerindeki tutumu çocuğun diğer çocuklarla arkadaşlığının olumlu ya da olumsuz yönlere eğilim göstermesine neden olur. Sevgi dolu bir ailede büyüyen çocuklar çevrelerindeki insanlara kavga etmeden iletişim kuracaklardır. Şiddetin görüldüğü ailede yetişen çocuklar kavgacı olacaklardır. Sevgi gören çocuk sevmeyi, şiddet gören çocuk kavgayı öğrenir.
Kız-Erkek Çocuk İlişkileri: çocukların arkadaşlarıyla etkileşimi iki yaşından sonra başlar ve cinsiyetle ilgili tavırlar belirir. Kendi cinsinin ce karşı cinsin özelliklerini öğrenir. Kızlar annelerini, erkekler babalarını model alırlar.
Kızlar ve erkekler dört yaşına kadar birlikte oynarlar. Oyunlarında kız-erkek ayrımı yapmazlar. Kızlar oyunlarında erkek arkadaşlarına rol verebileceği gibi erkeklerde oyunlarında kız arkadaşlarına rol verebilirler.
Dört yaşından sonra çocukların kız-erkek ayrımı yaparak, kızların ve erkeklerin kendi cinsleri arasında oyun grupları kurduğu görülür. Böyle bir ayrım yapmada büyüklerin tavrı ve çocukların ilgileri önemlidir.
İşbirliği : Yaşantısının ilk yıllarında kendini evrenin merkezi zanneden çocuklar, benmerkezcidir. Oyunları kısa sürelidir. Bütün dünyanın onun etrafında döndüğünü zanneder.
3.yaştan itibaren çevresinde diğer varlıkların bulunduğunu kabul eder. Sahip olduğu şeyleri diğer insanlarla paylaşmaya başlar. Çevresiyle iletişim kurması, kendisinin dışında bir dünyanın varlığını kabul etmesi demektir. Çevresiyle ilişkileri arttıkça sosyalleşme gelişir.
Çocuğa içinde yaşadığı toplumun kurallarını  ve paylaşmayı öğretmek, eğitimin görevidir. İnsanların birbirleriyle yardımlaşması, dostça yaşaması, işbirliğini gerektirir.
Erken çocuklukta, oynadığı oyunun kurallarına uyan, arkadaşlarının hakkına saygı duyan çocuk, büyüdüğünde toplum kurallarına uyan sosyal bir insan olacaktır.
Rekabet : İnsanların yapısında doğal yarışçılık duygusu vardır. Yarışçılık duygusu insanı başarıya götürür. Bu duygu kıskançlık boyutuna ulaşırsa kişinin kendisine ve çevresine zarar verir.
Ailenin yaşadığı ortam rekabet konusunda çocuk için temel etkendir. Ailede sevgi ve hoşgörüye dayalı bir ortam varsa, çocuk paylaşmayı, çocuklar arası ayrım ve şiddet varsa kıskançlığı öğrenecektir.
Aynı cinsten kardeşler arasında, yaş farkı fazla değilse, az veya çok rekabet görülür. Anne baba, kardeşlerden birine daha fazla ilgi gösteriyorsa, rekabet kıskançlıkla birlikte daha da belirginleşir. Yetişkinin görevi çocuğa rekabet gerektirmeyen bir ortam sağlamaktır.


Suça Dönüşebilen Problemler

1. Hırsızlık
      Çocukların, ilkokula başlayana kadar başkalarına ait olan eşyaları izinsiz alması hırsızlık olarak kabul edilmez. Çünkü mülkiyet kavramı gerçek anlamı ile ancak 7-8 yaşından sonra gelişir.
      Okul öncesi dönemde çocuk, sevdiği bir oyuncağın kendisine ait olup olmadığın düşünmediği gibi, oyuncağın değeri hakkında da bir fikri yoktur. Çoğu zaman kendisindeki oyuncağı bırakıp, başkasının elindeki oyuncağı ister, aldıktan sonrada geri vermek istemez. Bazen de annesine, babasına ya da evdeki başka birine ait saat, makyaj malzemesi, toka, takı gibi eşyaları alır ve saklar.
      Hırsızlığın nedenleri arasında , mülkiyet duygusunun gelişmemesi, yetersizlik ve değersizlik duygusu ve başkalarını kıskanma yer almaktadır.
Kalabalık ve sosyo-ekonomik seviyesi düşük ailelerde kardeşlerin eşyalarının ortak kullanılması çocuktaki mülkiyet, sahip olma duygularının yerleşmesini zorlaştırır. Yatılı okullar, çocuk yuvaları gibi kurumlarda bulunan çocuklarda da bu duygunun kazanılması zor olmaktadır.
Çocuğun temel ihtiyaçları zamanında karşılanmalı, belli miktarlarda harçlıklar verilmeli, kimseyle kıyaslama yapılmamalıdır. Anne-baba çocuğuna zaman ayırmalı, arkadaşlarını tanımalı, iletişimi hiçbir zaman bozmamalıdır. Çocuğun güven duygusu, sevgi sözleri ve davranışları ile onaylanarak geliştirilmelidir.


2. Evden ve Okuldan Kaçma
      Çocuklar bazen macera yaşamak, bazen de kendini kanıtlamak gibi  farklı nedenlerle izinsiz olarak evden ve okuldan uzaklaşıp, kaçabilirler.
      Evden okuldan kaçma filmlerde, kitaplarda günlük konuşmalarda anlatılırken sanki daha rahat bir hayata kavuşulacağı düşüncesi öne çıkar.
     İlk zamanlar güzel bir havada arkadaşları ile okula gitmeyip, dolaşmaya çıkan bir çocuk fark edilmez ve uyarılmazsa hoşuna giden bu durumu devam ettirmek isteyebilir.
      Aslında gerek evden kaçmalar, gerekse okuldan kaçmalarda, çocuk yeni bir duruma koşmamakta, tam tersine var olan problemlerinden kaçmaktadır.
Okullarda da ders saatleri dışında çocukların farklı gelişimsel özelliklerini destekleyecek, faaliyetlere yer vererek çocuğun okula ilgisi arttırılmalı, okul zevkli hale dönüştürülmelidir. Çocuk arkadaşlarının yanında azarlanmamalı, küçük düşürücü hareketlerden uzak kalmalıdır.
      Evden ve okuldan kaçma davranışını tekrarlayan çocuklar için mutlaka bir uzmandan yardım istenmeli, ailenin iletişim kanalları açılmalıdır. Unutulmaması gereken şey kaçma davranışı genellikle bir yardım çağrısıdır, umutsuzluk ve mutsuzluk içindeki çocuk bu yolu kurtuluş olarak görür. 

"BENİM ÇOCUĞUM" DA NEREDEN ÇIKTI!

         Çok uzun zaman önce; bir çocuk sitesine yayınlanmak üzere bir yazı yazmıştım. Yazının içeriği blog tanıtımıydı. Blog ...