27 Haziran 2012 Çarşamba

ÇOCUK HASTALIKLARI 2 ( 0-2 Yaş Çocuklarında Sık Görülen)




C. 0-2 YAŞ ÇOCUKLARINDA SIK GÖRÜLEN ŞİKAYETLER, NEDENLERİ, BELİRTİLERİ, BAKIM VE KORUNMA YOLLARI

1. Pamukçuk ve Ağız Yaraları

Pamukçuk; yeni doğanda ve süt çocukluğu döneminde dil, yanak içleri ve damakta görülen bir mantar hastalığıdır. Ağız içinin her iki tarafında beyaz lekeler oluşur. Bu lekeler, toplu iğne başı büyüklüğündedir ve ağızda süt pıhtısı görüntüsü verir. Prematürelerde, temiz bakılmayan hastalıklı ve zayıf bebeklerde daha sık görülür. Bebek, ağzı acıdığı için emmede zorluk çeker. Anne memesinin ılık suyla temizlenip bebeğe verilmesi, memelerin temiz tutulması, biberon ve emziğin iyice kaynatılması, meme ve mamadan sonra bebeğe su içirilmesi(ağızda kalan süt artıklarının temizlenmesi için) pamukçuk oluşmaması için alınacak önlemlerdir.

2. Gaz Sancıları ve Karın Ağrıları

Gaz sancısı olan bebek bacaklarını karnına doğru çeker, yüzü kızarır ve yüksek sesle bağırır. Bebek emzirilirken sütle birlikte bir miktar da hava yutar. Anne her emzirmeden sonra bebeğini, baş ve omuz hizasında dik tutarak sırtını sıvazlamalı, bebeğin gazını çıkarmalıdır. Bu işlemden önce omzuna temiz bir tülbent koymayı da ihmal etmemelidir. Çünkü bebek, gaz çıkarma esnasında yediklerinin bir kısmını da kusabilir. Gaz çıkarma işlemi, bebeğin anneni dizleri üzerine yüzükoyun yatırılmasıyla da yapılabilir. Bebeğin gazının çıktığı gark sesinin gelmesiyle anlaşılır. Gazı çıkartılmadan yatırılan bebekler sancılanır ve sürekli ağlar. Karnı şişkindir. Ağlama sırasında yüzleri kızarır, bacaklarını karnına doğru çeker ve yüksek sesle bağırırlar. Gaz sancısı bebeğin büyüme ve gelişmesini engellemez, zamanla azalarak 3 aylıktan sonra kaybolur. Daha büyük çocuklarda gaz genellikle üşütme ve bazı yiyeceklerden olur. Çocuk yardımsız olarak gazını çıkarabilir. Korunmak için anne, çocuğu mevsimine göre giydirmeli, gaz yapan yiyecekler normalden fazla tüketilmemelidir. Karın ağrıları çocukluk yıllarında daha çok görülür. Ağrı, şiddetli değilse ve çocuk diğer uğraşlara daldığında karın ağrısını unutabiliyorsa ağrı psikolojik kökenli olabilir. Ancak karın ağrısı çok şiddetli ve uzun süre devam ediyorsa, sık sık tekrarlıyorsa, ateş, kusma, ishal gibi diğer belirtilerle birlikte görülüyorsa hastalık belirtisi olarak değerlendirilmeli ve mutlaka çocuğu doktora götürmelidir. Bebeklerde gaz sancısının giderilme yollarını araştırınız.

3. Kusma

      Midedeki besinlerin, karın kaslarının kasılması sonucu ağız yoluyla boşalması kusma olarak tanımlanır. Yeni doğanda, beslenmeden sonra bir miktar besinin ağız ve burundan çıkması kusma ile karıştırılmamalıdır. Bu durum çoğu kez zararsızdır. Ancak sırtüstü yatan bebeğin kustuklarının solunum yoluna kaçabilmesi nedeniyle boğulma tehlikesi söz konusu olabilir. Onun için bebek beslendikten sonra yan yatırılmalıdır. Çocuk otururken kusarsa yüzü hemen aşağıya çevrilmeli, solunum yolları serbest bırakılmalıdır. Gerçek kusmada, alınan gıdanın büyük bir kısmı çıkartılır. Kusmanın sebebi, mama ile yutulan havanın yaptığı bozukluktan olabileceği gibi; soğuk algınlığı, ateşli hastalıklar, idrar yolu ve böbrek iltihapları, mide-bağırsak kanalı hastalıkları ve korku gibi psikolojik etmenler de olabilir bu sebeple kusma, beraberinde görülen ateş, ishal, karın ağrısı v.b belirtilerle beraber değerlendirilmelidir. Kusmalar ciddi su ve kilo kaybına yol açabileceği için tedavide geç kalınmamalıdır. Bebeklerde beslenme hatalarına bağlı kusmalar; bebeğin hava yutmadan beslenmesiyle, beslenme sırasında yutulan havanın neden olduğu gazın çıkartılmasıyla, temiz ve sağlıklı besinlerle önlenebilir. Kusma geçtikten sonra bebeğin bir süre dinlenmesi sağlanmalıdır. Sulu ve hafif yiyeceklerden başlanarak az ve sık sık beslenmelidir.
Kusmanın yaşanmaması için alınması gereken önlemler şunlardır:

-       Mama ve diğer gıdalar temiz ve taze hazırlanmalı, yeterli miktarda ve normal ısıda olmalıdır.
-       Biberonun emzik deliğinin büyük ya da dar olmaması gerekir.
-       Süt veren anne üşütmemeli ve kendi bakımına özen göstermelidir. Sigara, alkol gibi çocuğa zararlı alışkanlıkları varsa bunları bırakmalı, doktora danışmadan ilaç kullanmamalıdır.
-       Çocuklar yaşlarına uygun beslenmeli ve normalin üstüne çıkılmamalıdır.
-       Katı besinlere erken ya da geç başlanmamalıdır.
-       Beslenme ve gaz çıkartılmasından sonar çocuk, fazla hareket ettirilmeden sağ tarafına yatırılmalıdır.
-       Tekrarlayan ve nedeni belli olmayan kusmalarda mutlaka doktora başvurulmalıdır.

4. İshal (Diare, Sürgün)

      Çocuğun alışılmış sayıdan (üçten fazla) ve sulu kaka yapması durumuna ishal denir. İshal, çocuğun vücudunda su ve tuz kaybına yol açar. Hatta ileri safhalarda ölüme neden olabilir. Süt çağı çocuklarının bağırsakları çok duyarlı olduğundan kolaylıkla ishal olurlar.
Çocuklarda başlıca ishal nedenleri:
Beslenme hataları:
-        Aşırı beslenme özellikle süt çocuklarında görülür.
-        Az beslenme uzun süre yetersiz beslenen süt çocuklarında açlık ishalleri görülür.

Mide bağırsak alerjisi:  İnek sütü ve diğer besinler alerjiye neden olur.
Enfeksiyon hastalıkları: Bakteri veya virüslere bağlı bağırsak enfeksiyonlarında şiddetli ishaller görülebilir. Tifo, dizanteri, kolera, yaz ishali gibi.
Bağırsak parazitleri: Çocukta görülen ishalin kaynağı  olabilir.

Zehirlenmeler: İlaç veya bazı zehirli maddelerin alınması sonucu çocuklarda ishal ve kusma görülür. İlk 4-6 ay anne sütü ile beslenen bebeklerde ishal daha az görülür. İshal, çocuklarda önemli beslenme bozukluklarına yol açar. İshal sırasında çocuktaki su ve tuz kaybı mutlaka yerine konulmalıdır. Ağızdan verilen şeker, tuz, karbonat eriyiği hayat kurtarıcıdır. Su kaybı belirtileri olan çocuklara ishal paketleri(ORS) verilmelidir. Bu paketler, sağlık kuruluşları ve eczanelerden temin edilebilir. Hazır ishal paketi temin edilmediği durumlarda bu paket evde hazırlanabilir; 5 su bardağı kaynatılıp soğutulmuş su, 2 çorba kaşığı toz şeker, 1 çay kaşığı tuz, 1  çay kaşığı karbonat. İshali olan çocuklara her sulu kakadan sonra en az 1 çay bardağı bu karışımdan verilmelidir. Çocuklar bunun tadından hoşlanmazlar, meyve suyu ile karıştırılabilir. Bu ishal içeceği, çocuğu tedavi etmek için değil; sadece vücudundaki su ve tuz kaybını önlemek içindir. İshalli çocuğun bağırsaklarında emilim az olacağından, eskisinden daha kuvvetli yiyeceklerle beslenme ihtiyacı doğar. Bunun için çocuğun sulu, fakat besin değeri yüksek, sindirimi kolay yiyeceklerle az az ve sık sık beslenmesine devam edilmelidir.
Bu yiyecekler:

-        Emiyorsa anne sütü,
-        Bol miktarda kaynatılıp soğutulmuş su,
-        Elma, şeftali, havuç gibi meyve suları, muz,
-        Açık çay, ıhlamur,
-        Ayran,
-        Yağsız çorbalar,
-        Pirinç lapası, yağsız yoğurt,
-        Havuç, patates püresi v.b
-        Pişmiş yağsız et.
Anne sütü ile beslenen çocuk ishal olursa, emzirmeye devam etmelidir. Çocuk emmiyorsa, inek sütü alıyorsa inek sütünü sulandırma iki misli fazla olmalıdır. Çocuğun dışkısında kan varsa dışkı sayısı 8-10 defadan fazla ise yüksek ateşi ve kusması varsa, ishal birkaç gündür devam ediyorsa, ağız ve dilde kuruluk, dalgınlık, idrar yapamama veya çok az yapma, gözlerde ve bıngıldakta çökme ve karın derisinde gerginliği kaybetme gibi belirtilerden biri yada birkaçı görülürse çocuk vakit geçirmeden doktora götürülmelidir. Bebeklerin ve küçük çocukların ishalden korunması için yeterli ve dengeli beslenmesi gerekir. İlk 4-6 ay anne sütü çocuk için en ideal besindir. 6.aydan sonra ek besinler verilmelidir. İçme suyu temizliğinden emin olunmayınca su kaynatılmalıdır.
      Çocuğa verilecek tüm besinler taze, temiz olmalıdır. Sonra ek besinler verilmelidir. Sebze ve meyveler bol su ile 3-4 kez yıkanmalıdır. Yiyeceklerin hazırlanması, pişirilmesi ve saklanması sağlık kurallarına uygun şekilde, temiz ortamda yapılmalıdır. En önemlisi de; anne çocuğun bezini değiştirdikten sonra, kendisi tuvaletten çıktıktan sonra, yiyecekleri hazırlamadan ve bebeği beslemeye başlamadan önce ellerini sabunla iyice yıkamalıdır. Tuvaletler temiz tutulmalıdır. Sinek ve böceklerle mücadele edilmelidir. Çöpler kapalı torbalar içinde saklanmalıdır.


5. Kabızlık (Peklik-Konstipasyon)

      Dışkının seyrek aralıklarla, geç ve güçlükle yapılmasına kabızlık denir. Kabızlıkta kalın bağırsaklar düzenli aralıklarla boşaltılamaz.
Nedenleri:

-        Yanlış beslenme; çok fazla et, ekmek, yumurta, kek, bisküvi ve pasta yemek
-        Tek yönlü beslenme
-        Yalnız inek sütü ile beslenme
-        Yüksek proteinli posa bırakmayan besinlerle beslenme
-        Bağırsak faaliyetlerinin tembel oluşu
-        Kalın bağırsakta yapışıklıklar
-        Makattaki çatlaklıklar
-        Hareketsizlik
-        Psikolojik nedenler (oyuna dalma, okula geç kalma korkusu, ilgisizlik v.b. nedenlerle tuvalete gitmeyi geciktirme)
-        Su ve sulu gıdaların az tüketilmesi
-        Erken tuvalet eğitimi
Kabızlığın Belirtileri:
Kabızlık, karında şişlik yapar. Çocuk kakasını yaparken ağlar. Katılaşmış kaka, makatın iç zarını zedeleyerek kanamaya neden olabilir. Kaka yaparken kanama olursa çocuğu hemen doktora götürmelidir.
Kabızlığı önlemek için:

-        Çocuk yeterli ve dengeli beslenmelidir
-        Yeterli miktarda sıvı ve sulu gıdalar verilmelidir.
-        Çocuğun yeterli hareket etmesi sağlanmalıdır.
-        Taze meyve-sebze tüketimi arttırılmalıdır.
-        Neden, psikolojik ise sebebi araştırılıp çocuğun rahatlaması sağlanmalıdır.
-        Düzenli kaka yapma alışkanlığı kazandırılmalıdır.
-        Sabahları aç karnına bir bardak ılık su içmesi sağlanmalıdır.

6. Kulak Ağrıları:

       Bebeklerde ve büyük çocuklarda kulak ağrılarına sık rastlanır. Çoğunlukla çocuklar rüzgarda kaldıklarında ve soğuk havada iyi korunmadıklarında kulak ağrısı çekebilirler. Yeni doğan bebekte ve süt çocuğunda olan kulak ağrılarının enendi farklıdır. Yeni doğanda kulak ağrısının nedeni amniyos sıvısının kulağa kaçmasıdır. Yüksek ateş, ishal, sindirim sistemi bozukluğu ve kilo kaybı görülür. Meme emme sancıyı arttırır. Kulak memesi altına dokunulduğunda ağrı artar.
Genellikle kulak ağrıları, enfeksiyonlardan ileri gelir. Süt çocuğunda boğazdan östaki borusu yoluyla orta kulağa giren mikroplar ağrılara neden olur. Düzensiz ateş, sindirim bozukluğu baş gösterir, çocuk kilo alamaz. Kulağını çekiştirerek ani sancılarla bağırır. Bu durumda doktora başvurulması gerekir.

7. Ateş ve Havale

       Sinir sisteminin hastalığı ya da fonksiyon bozukluğu sonucu iskelet kaslarının kasılmasıyla ortaya çıkan rahatsızlığa havale denir.
Çocuk hastalıkları arasında en acil ve korkutucu olanıdır. Yüzde el ve ayaklarda irade dışı titremeler ile kendini gösterir. Havalenin uzaması beyin dokusunda kalıcı zedelenmelere sebep olabilir.

Havale Sebepleri:

-        Doğum travmaları (zor doğum nedeniyle beyinde zelenme v.b)
-        Metabolik bozukluklar (kan şekeri ve kandaki minerallerin düşüklüğü)
-        Sinir sistemi hastalıkları (menenjit, beyin iltihabı)
-        Ateşe bağlı havale (bebeğin ateşi 39’un üzerine çıkıyorsa yüksek ateşe bağlı havale olabilir.)

Havale Durumunda:

-        Çocuğun üzerindeki fazla giysiler çıkartılmalıdır.
-        Ilık su ile yıkanmalıdır.
-        Şuuru yerinde ise ağızdan sıvı verilmelidir.
    -        Çocuk vakit geçirilmeden hemen doktora götürülmelidir.

8. Pişik

      Pişik, genellikle idrar ve dışkının bebeğin tenine temas ettiği hassas deri bölgesinde görülür. Hafif kabartılı bir kızarıklık biçiminde ortaya çıkar. İlerlemiş pişiklerde deri yer yer soyulup iltihaplanabilir. Pişiğe bebeğin dışkısındaki bakteriler ve idrarın bileşimindeki amonyak sebep olur. Bebek bezlerini yıkamada kullanılan deterjanlardaki maddeler de pişik yapabilir. Anne sütüyle beslenen çocuklarda pişik, mamayla beslenenlere göre daha az görülür. Bebeklerde pişik oldukça rahatsız edici bir durumdur.

Pişikleri Önlemek İçin:

-        Bebeğin bezi 3-4 saatte bir değiştirilmelidir. Pişik olduğunda bu bölge ılık suyla yıkanıp iyice kurulandıktan sonra doktorun önerdiği pişik kremleri kullanılmalıdır.
-        Pamuklu bezler tercih edilmelidir. Bebeğin çamaşırları ve bezleri deterjan yerine sabun tozu ile yıkanıp kaynatılmalı, çok iyi durulanmalıdır. Açık havada kurutulduktan sonra ütülenmelidir.
-        Kesinlikle pudra kullanılmamalıdır.
-        Oda sıcaklığı uygunsa her gün 1-2 saat bebeğin altı açık tutularak bez tahrişi önlenmelidir. Bu işlem tahriş olmuş derinin iyileşmesine de yardım eder.
-        Bebeğin altını bağlamak için hazır bez kullanılmalıdır.

22 Haziran 2012 Cuma

ÇOCUK HASTALIKLARI 1 (Hastalık ve Aşılar)


HASTALIK TANIMI VE BELİRTİLERİ
       Dünya sağlık örgütü sağlığı; Yalnız sakatlık ve hastalığın olmayışı değil bedenen ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halinin bulunması’ olarak tanımlamaktadır. Hastalık ise sağlığın zıddı bir kavramdır. İnsan vücudunun çeşitli nedenlerle bedensel, sosyal ve ruhsal yönden dengesinin bozulmasına hastalık denir. Hastalık; kişiyi rahatsız eden, normal olmayan ve kendi bedeninden kaynaklanan uyarımların oluştuğu bir durumdur. Diğer bir deyişle, sağlığın bozulmasıdır. Hastalık vücutta hücre ve organlarda yapısal ve fonksiyonel değişimler yapar.
Hastalık belirtileri; kendileri tek başlarına hastalık olmayan; ancak hastalık durumunda biracı bir arada görülen, insanı rahatsız eden olumsuzluklardır. Bu belirtilerin izlenmesi, hastalık teşhisinde önemli rol oynar. Her hastalığın kendine özgü belirtileri vardır.
A. BEDEN SAĞLIĞINI BOZAN VE HASTALIĞA NEDEN OLAN ETKENLER
1. Kalıtımla ilgili nedenler
      Kalıtım, kişinin anne-babasından genler yoluyla aldığı özelliklerdir. Kromozomları oluşturan genler, organizmanın bütün özelliklerinin ve yapısının ortaya çıkışını düzenler. Saç rengi, göz rengi gibi fiziki özellikler kadar genetik, metabolizma ve hormonal hastalıklar da kalıtım yoluyla anne-babadan genler aracılığıyla çocuklara aktarılır. Genetik hastalıklar; hemofili mongolizm v.b metabolizma hastalıkları; şeker hastalığı, hipertansiyon, fenilketenüri, bazı kan hastalıkları(Akdeniz anemisi) vb. hormonal hastalıklar; devlik, cücelik, hipertroidizm.
2. Çevre ile ilgili nedenler
      İnsan, çevresi ile bir bütündür. Çevre koşullarının iyiliği ya da bozukluğu orada yaşayan insanların sağlıklarını etkiler. Çevredeki olumsuzluklar(hava, su kirliliği, gürültü, stres v.b) bireye ne kadar yakın ise biryeni sağlığı da o ölçüde bu olumsuzluklardan etkilenir. Fiziki çevrenin bütün öğeleri insan sağlığını etkilemektedir. Çevredeki havalandırma, ısınma, aydınlanma, temiz suyun temini, pis suyun ve çöplerin uzaklaştırılması, gürültü, iş ortamı insan sağlığını ayrı ayrı etkileyen etmenlerdir. İnsanların sağlığına çevrenin etkisi, döllenmeden itibaren başlar, ölünceye kadar devam eder. Sağlığa etki eden çevresel etmenler şöyle sıralanabilir.
   1. Mikrop ve parazitler
   2. Yetersiz ve dengesiz beslenme
   3. Düzensiz uyku ve yorgunluk
   4. Duygusal nedenler
   5. Mesleki nedenler
   6. Kazalar
   7. Sigara, alkol ve uyuşturucular
B. ÇOCUK HASTALIKLARINI KORUYUCU VE ÖNLEYİCİ YOLLAR
AŞILAR VE SERUMLAR
1. AŞILAR: Ölü ya da hastalık yapma yeteneği azaltılmış canlı mikroorganizmaların deri altına ya da kas içine enjekte edilmesi veya ağız yolu ile verilmesine ‘aşılama’ denir. Aşılamada amaç: Canlılarda; mikroorganizmanın vücudunda bulunan antijen adı verilen canlılar için yabancı bir proteine karşı¸ antikor denilen bağışıklık cisimciklerinin oluşturulmasıdır. Yani antikorlar vücudumuzun enfeksiyon hastalıklarına karşı bir savunma mekanizması olup kan ve diğer vücut sıvılarında bulunan özel y apıda proteinlerdir. Her antikor tipinin kendi antijeni vardır. Onunla karşılaşınca tanır, bağlar ve zararsız hale getirir. Böylece gerek bir efeksiyon hastalığını geçirmek, gerekse ona karşı aşılanmak ile canlı vücudunda antikor oluştuğu zaman o hastalığa karşı dirençli hale gelir, hastalık oluşmaz.
Aşılar 3 tip hazırlanır:
-Ölü aşılar: Hastalık etkeni mikroorganizmalar öldürülür. Bunlar antikor  yapımı için antijen olarak kullanılır. Örneğin tifo, boğmaca, kolera, kuduz, kabakulak aşıları bu şekilde hazırlanır.
-Toksoid aşılar: Bazı mikroorganizmalar çoğalarak toksin denilen zararlı ürünler çıkarırlar. Bu tip aşılarda antijen olarak toksinler kullanılır.
-Canlı aşılar: Hastalık yapmayacak kadar zayıflatılmış; fakat canlı olan mikroorganizmalar aşı olarak kullanılır. Kızamık, çiçek, tüberküloz, çocuk felci(sabin) aşılar bu tip aşılardır. Çocuklarda salgınlar ve ölümlere yol açabilecek pek çok hastalığın aşısı günümüzde mevcuttur. Doğumdan itibaren çocuk doktorunun kontrolünde aşıların  yapılması gerekir. Aşı yapılan çocuk, hastalık etkeni ile karşılaşınca ya hiç hastalanmaz  ya da hastalığı hafif geçirir. Her aşı için başlama yaşı ve tekrarlama aralıkları farklıdır.
2. SERUMLAR: Damardan dışarı alınan kan, kısa bir süre sonra pıhtılaşır. Pıhtılaşan kısım çökünce üstte sarımtırak bir sıvı kalır. Bu sıvıya ‘kan serumu’ denir.
- Tedavi edici serumlar bağışıklık cisimlerini içerir. Hastalık etkenlerinin antijenlerin canlı vücuduna damar yoluyla verilerek antikor oluşturulmasından belirli bir süre sonra o canlıdan alınan kandan elde edilen serumlardır. Bunlar aşısız çocukların hastalığa yakalanması durumunda (örneğin difteri) tedavi edici olarak ya da aşı olmamış bir çocuğun yaralanması durumunda hastalığa karşı koruyucu olmak için ( tetanos, kuduz gibi) acele olarak antikor transferi kullanılır. Pasif bağışıklık geçicidir. 3 hafta sonra derhal çocuk aşılanmalıdır.
- İnsan kökenli bağışıklık serumları (bağışıklık globülinleri) mikroorganizmaların antijenlerine karşı insan vücudunda oluşan cisimleridir.
AŞILAMADA TEMEL İLKELER
- Anne sütünün bebeğin ilk aşısı olduğu unutulmamalıdır.
- Sağlık kuruluşuna herhangi bir nedenle getirilen her çocuğun aşı kartı incelenmeli, önemli bir rahatsızlığı olmayan her çocuğa aşı yapılmalıdır.
- Hastaneye yatmayı gerektiren hastalığı olmayan herkese aşı yapılabilir. Hafif ateş, soğuk algınlığı, nezle gibi rahatsızlıklarda çocuğun aşılanması tehlikeli değildir.
- Bazı aşılar tek bir seferde, bazıları ise aralıklarla uygulandığında bağışıklık sağlar. Bu nedenle aşılanmaya zamanında başlanmalı, aşı takvimine uygun olarak aşılama sürdürülmelidir. Aşılama tarihi, mutlaka aşı kartına işlenmelidir.
- Birden fazla aşı bir arada yapılabilir. Ancak her birinin farklı kol ve bacağı yapılması önerilir.
- Anne-babaların bilmesi gereken en önemli nokta şudur: Bir çocuğun tam aşılı olması için ilk yaş içinde en az beş kez aşıya götürmelidir.
- Aşı yapıldıktan sonra çocuk ağlayabilir,  huzursuz olabilir, ateş ya da döküntüsü olabilir. Aşı yapılan bölgede şişme, kızarıklık ve hassasiyet olunca o bölgeye alkol ya da soğuk su pansumanı uygulanmalıdır. Ateş varsa düşürmek için çocuk soyulmalı, ılık su ile banyo yaptırılmalı veya eklem yerlerine ıslak bezler koyulmalıdır. Ateş düşürücü şurup, bol içecek ve sıvı gıdalar verilmelidir. Şikayetler üç günden uzun sürerse ya da başka yakınmalar olursa doktora danışılmalıdır.
- Ağır ilerleyici sinir sistemi hastalığı olanlara, havale geçirenlere, kan ve lenf kanseri gibi kötü huylu hastalığı olanlara aşı yapılması gerektiğinde doktora danışılmalıdır.
- Aşı uygulanırken kullanılan araçlar steril olmalıdır. Aşılanacak bölgenin temizliği aseton, alkol veya mersol ile yapılabilir.
- Sağlıklı çocuklara grip aşısına gerek yoktur. Bazı özel durumu olan çocuklarda (astım v.s) doktorun önerisi ile yapılabilir.
AŞI TAKVİMİ:
Yeni doğan hepatit B (1.doz)
1.ay Hepatit B (2.doz)
2.ay BCG (verem)+dbt(1) (difteri boğmaca tetanos)+Polio 1 (çocuk felci)+HIB (1menenjit)
3.veya 4.ay DBT(2)+Polio2+HIB(2)
5.veya 6.ay DBT(3)+Polio3+Hepatit B (3.doz)
9.ay Kızamık
13.ay Suçiçeği
15. ay KKK (1-kızamık, kızamıkçık, kabakulak)
18.ay DBT (4) + Polio 4 +HIB (3)
24.ay Hepatit A 1
30.ay Hepatit A 2
İlkokul 1.sınıf DT (difteri, tetanos) + Polio + Kızamık
İlkokul 5.sınıf Tetanos ve BCG (verem)
Lise 1.sınıf Tetanos
Gebelikte Tetanos

"BENİM ÇOCUĞUM" DA NEREDEN ÇIKTI!

         Çok uzun zaman önce; bir çocuk sitesine yayınlanmak üzere bir yazı yazmıştım. Yazının içeriği blog tanıtımıydı. Blog ...