28 Nisan 2012 Cumartesi

BEBEKLİK DÖNEMİNDE BESLENMENİN TEMEL İLKELERİ




BEBEKLİK DÖNEMİNDE BESLENMENİN TEMEL İLKELERİ

      Bebeğin iyi beslenmesinin göstergesi standartlara uygun büyüme ve gelişmesidir. O halde çocuğun sağlık ve beslenme durumunu anlamasının en iyi yolu büyümesini ölçmektir. İlk aylardan itibaren bebeğin ağırlığının ve boyunun ölçülmesi gerekir. Yetersiz ve dengesiz beslenen çocuklarda büyüme geriliği ve çeşitli hastalıklar görülür.

      Ayrıca sağlıklı beslenmeyen çocuk, huzursuz, mutsuz ve mızmız olur. Sağlıklı beslenen bebekler canlı, hareketli ve neşelidir. İlk yıllarda beyin hücreleri hızla gelişir. Sağlıklı beslenmeyen çocuklarda zihinsel yetersizlikler görülür. Bebeğin beslenme alışkanlığı iyi bir dengeye oturtulursa duygusal gelişimini olumlu yönde etkilenir. Özellikle emme sırasında anne ve çocuk arasında kurulan bağ temel güven duygusunu geliştirir.

BEBEKLİK DÖNEMİNDE BESLENME ŞEKİLLERİ

Doğal beslenme: Anne sütü ile beslenmektir. Bebeğin beslenmesinde en doğal yol anne sütünün verilmesidir. 6.aya kadar verilmesi gerekir. Yeni doğan bebekler günde 8-10 öğün emmek isterler. Daha sonraki günlerde bebeğin isteğine göre 2-4 saat aralıklarla bebek emzirilmelidir. Büyüdükçe acıkma süresi uzar. Bebeğin beslenmesinin en iyi göstergesi büyüme ve gelişmesinde düzelme ve artmadır.

      Süt oluşumunu sağlayan hormonun adı prolaktin, sütün kanallarda ilerlemesini sağlayan oksitosindir.

Yapay beslenme: Anne sütü olmadan diğer sütler yada mamalarla yapılan beslenme şeklidir. Bebek beslenirken biberon ya da bebeğe uygun kaşık kullanılır. Annenin hastalığı yada dışarıda, iş yerinde çalışması böyle bir tehlikeyi zorunlu kılar. Yapay beslenmede temel besin süttür. Sütü pastörize, sterilize biçimde kullanmak gerekir. Çiğ sütü kullanmadan önce kaynatmak gerekir.

0-1 yaş bebeğin beslenmesinde uyulması gereken kurallar

Temizlik : Bebek beslenmesinde uyulması gereken en önemli kurallardan biridir. Biberonlar sık sık kaynatılmalı, bebeğe verilecek emziklerin temiz olmasına dikkat edilmelidir.

Uygun koşullarda saklanan anne sütünü hazırlama: Sağlıklı koşullarda hazırlanan anne sütü buzlukta veya buzdolabında saklanabilir. Süt ılıdıktan sonra kaşıkla veya biberonla verilebilir.

İnek sütünün bebeğe uygun hazırlanması: İnek sütü kaynama derecesine ulaştıktan sonra en az 5 dk daha kaynatmak gerekir. Bu yolla çocuğa verilen sütün sindirimi güçtür.  İnek sütü yarı yarıya sulandırılır. Şeker, zeytinyağı ilave edilebilir.

Süt şişesi ve emzikler: Biberon, kapak ve emzikler iyice yıkanladır. Soğuk ve temiz bir suya konmalıdır. 10 dk kaynatıp emzikte içine atılarak 3 dk daha kaynatılmalıdır.

Tamamlayıcı besinlerle alıştırma hazırlama

     Bebek anne sütü aldığı sürece ek besinler kaşıkla verilmelidir. Çünkü çocuk biberona alışırsa anne memesini bırakabilir.

      Ek besinlere az miktarda ve teker teker başlanmalı. Miktar her gün biraz daha artırılmalıdır. Havuç suyu, elma suyu ve yoğurt denenebilecek yemekler.

      Ek besinlerin seçiminde ailelerin ekonomik gücü e yemek alışkanlıkları dikkate alınmalıdır. Bebeğiniz ilk besinleri için şeker ve tuz kullanmayınız. Verdiğiniz yiyeceklerin içinde yeterince şeker ve tuz vardır.

      1 yaşına kadar bebeklere dişleri yeteri kadar çıkmadığından yiyecekleri püre halinde hazırlayıp verin. Bebeğinizin yiyeceklerini ılık verirseniz daha çok hoşuna gidecektir.

1- Mama: Mamaların hazırlanacağı su kaynatılmış soğutulmuş yani dinlenmiş olmalıdır. Suyun içine atılan mama çok iyi karıştırılmalı. Bebeğe öyle verilmelidir. Her defasında taze verilmelidir.

2-Meyve suyu: Mevsim meyveleri çok iyi yıkanıp suları sıkılıp vitaminleri kaçmadan çocuğa içirilir. Birkaç meyve bir arada sıkılabilir.

3- Meyve püresi: Mevsim meyveleri çok iyi yıkandıktan sonra rendeden geçirilip çocuğa kaşık yardımıyla yedirilir. Taze olmalıdır.

4- Çorbalar: Mevsimine göre çorbaları yapılabilir. Az miktarda yapılmalıdır. Tuzsuz, acısız çorbalar verilir. Yağ yanmış olmayacak çiğden konacak. 1 kaşık kadar, piştikten sonra konulmalıdır.

5- Sebze püresi veya çorbası:  İlk günler hazırlanan çorbalar tadımlık olmalıdır. Çorbalar tek tek pişirilerek denenir. Havuç, patates, kabak, maydanoz tercih edilmelidir. 2-3 haftalık alıştırmanın sonunda  bitkisel yağ ilave edilir. Az suda pişirilir. Pişme suyu atılmaz. Çabuk pişirilmelidir.

6- Yumurta hazırlamak: 6-9 aylar arasında yumurta yedirmeye başlanabilir. Küçük bebeklere iyi pişmiş katı yumurtanın sarısını vermek gerekir. Nohut büyüklüğünde yedirmeye başlanır. Alerji yapmıyorsa yavaş yavaş mamasına katılabilir. Yumurtanın beyazı bebeğe 1 yaşından sonra verilmelidir.

YENİ DOĞAN BEBEK DÖNEMİ


YENİ DOĞAN BEBEK DÖNEMİ
Tanımı: Sağlıklı bir yeni doğan 40 +-2 gebelik haftası 2500-4400 gr ağırlığındadır. Dış ortama iyi uyum sağlayan doğumsal anomoli veya hastalık belirtileri göstermeyen bebek olarak tanımlanır.
       Baş geniş, yüz yuvarlak, burun basıktır. Cildi yağlı bir madde ile kaplıdır. Bebeğin derisi pembe ve yumuşaktır, omuz ve sırtta lanugo tüyleri vardır. Doğduğunda baş kemikleri arasında boşluklar vardır. Bu boşluklara bıngıldak denir. Bıngıldaklar bebeğin doğumunu kolaylaştırır ve beynin gelişimini sağlar. Doğumda 6 tane bıngıldak vardır. Bunlar doğumdan kısa bir süre sonra kapanırlar. En önemlisi tepedeki eşkenar dörtgen biçimindeki bıngıldaktır. Bu bıngıldak yaklaşık 1-1.5 yaş arasında kapanır. Sağlıklı bir bebekte bıngıldağın çökük veya kabarık olmaması gerekir. Bu durumlarda hemen doktora başvurmak gerekir. Çünkü bıngıldağın erken veya geç kapanması beynin gelişmesi için önemli bir etkendir.
Yeni Doğanın Dünyaya Uyumu
      Yeni doğanın değerlendirilmesin gebelik yaşı ve doğum ağırlığı önemlidir. Yaşamın ilk ayı, ilk haftası ve özellikle ilk günü yeni doğanın zararlı etmenlere karış en duyarlı olduğu dönemdir. Bu dönemde hastalık, ölüm riski yüksektir. Ölüm nedenleri arasında;
-        Solunum güçlüğü,
-        Kafa içi kanamalar
-        Doğumsal anomoliler
-        Ve enfeksiyon yer alır.
      Yeni doğan doğumu izleyen dakika, saat ve günlerde vücudun hemen tüm sistemlerini öncelikle solunum, kalp ve dolaşım sistemlerini ilgilendiren değişikliklerle ortama uyum sağlamak zorundadır. Bu nedenle doğar doğmaz ağlar ve akciğerine hava dolarak kendi kendine solunumu yapar. Bebeğin vücudu tamamen çıktıktan sonra 15-30 saniye beklenir. Göbek kordonu karın duvarından 10-15 cm uzaklıkta klempe edilir. Bu klempe yaklaşık 1-2cm uzaklıktan steril bir makasla kesilir. Kesilen yere antiseptik bir madde sürülür.
     Yeni doğan bebeğin kalbi dakikada ortalama 120-140 arasında atar. Bu hızla atışlar 1 yaşına kadar devam eder. Kalp kaslarının gelişmesiyle düzenli bir duruma gelir. Yeni doğmuş bebeklerin dakikada ki solunum sayısı 40-60 arasındadır.
Yeni Doğanın Fiziksel Özellikleri
Baş : Doğumdan sonra ilk aylarda vücudun en hızlı büyüyen bölümü baştır. Baş çevresi 35 cm civarındadır. Başın büyümesi beynin büyümesini yansıtır.
Ağırlık : Zamanında doğan bir bebeğin ağırlığı 2500-4400 gr arasındadır. Doğumdan sonraki ilk 3-4 gün içinde fizyolojik ağırlık kaybı denilen %5-6 sının ödemin çözülmesi ile kaybedildiği bir dönem gelir. 400-500 gr civarında kilo kaybına uğrar. 10. Güne doğru eski kilosuna kavuşur. Süt çocukluğu döneminde büyümenin izlenmesinde yapılması gereken, yaşa göre ağırlığın gözlenmesidir.
Boy : Yeni doğan bebeğin boyu  ortalama 48-53 cm civarındadır. İlk 2 yaş boy büyümesinin en hızlı olduğu dönemdir.

Göbek bakımı
       Göbek kordonu 5-10 günde kuruyarak düşer. Gerek göbek düşmeden önce gerek düştükten sonra 1-2 gün kurumayı hızlandırmak aynı zamanda enfeksiyonu önlemek için mersol sürülür. Bebek altı bağlanırken dışarıda bırakılır.

PREMATÜRE BEBEKLER
      38. gebelik haftasından erken doğan bebeklerin kas dokusu gevşektir. Kasın gövdeye oranı zamanında doğan bebekten fazladır. Göğüs duvarı yumuşak, karın gergin, deri ince tüylerle kaplıdır. Deri altı yağ dokusu azdır. Dış genital organlar az gelişmiştir. Arama, emme, moro gibi refleksler gebelik haftası azaldıkça zayıflar ve olmaz. Baş büyük, yüz küçük ve ihtiyar yüzü gibi kırışıktır. 2500 gr dan düşük ağırlıkta bebeklerdir.
PREMATÜRE BEBEKLERİN EVDE BAKIMI-
-        Bebeğin yatacağı yatağın başı 30 derece alttan kaldırılmalı ya da desteklenmeli,
-        Kesinlikle yastık kullanılmamalıdır,
-        Kesinlikle yüzüstü yatırılmamalıdır,
-        Çok gürültü ve parlak ışıktan kaçınılmalıdır,
-        Bebeğin enfeksiyona yatkınlığı açısından odasına ilk birkaç ay ziyaretçi alınmamalıdır.      
YENİ DOĞANIN DUYU ORGANLARI
Görme: Yeni doğanda 5 duyu oldukça iyi gelişmiştir. Gözlerin uyum halinde birlikte hareket edebilmesi görmeyi sağlayan organların gelip işlevlerini yerine getirdiği zaman yana doğumdan birkaç ay sonra olmaktadır. Bu nedenle çocukların bakışlarında hafif bir şaşılık fark edilebilir. 4. Aya kadar özellikle parlak renklere baktıkları dikkat çekmiştir. 4.aylıktan sonra eşyanın şekli renginden daha önemli olur.
İşitme: İşitme duyusu doğumdan önce başlar. En gelişmiş duyu organı kulaktır. Daha ilk günlerde bebek değişik yönlerden gelen seslere değişik tepkiler vermektedir. Gürültülü seslere karşı hareketli cevap verir.
Koku alma: 4. Aydan sonra keskin kokulara başlarını çevirerek tepki gösterebilirler. Yaşla ve deneyimle koku alma yetenekleri gelişecektir.
Tat alma: Yeni doğan bebekler tatları ayırt edebilirler. Anne sütü ile beslenen bebekler hazır mamayı almak istemezler. Tatlıları severler ve tercih ederler. Daha sonra tuzlu besinleri kabul ederler.
Dokunma: Doğar doğmaz bu duyu gelişir. Kucağa alınmak ve okşanmak temel ihtiyaçlardandır. Dudakları memenin kenarına değer değmez emme hareketi için başlarını çevirirler.
YENİ DOĞANDA REFLEKSLER
      Yeni doğanda merkezi sinir sistemi olgunlaşması tamamlanmamıştır. Bu nedenle bazı refleksleri görülebilir. Bu reflekslerin alınmaması merkezi sinir sistemi bozukluklarına veya ağır hastalıklara işaret eder. Bebekler çevreye kolayca uyum sağlayabilmek için bu refleksleri yaparlar. Hepsinin hayati bir önemi vardır. Yaşamlarını sürdürmeleri için gereklidir. Belirli bir uyarıya yanıt olarak istem dışı ortaya çıkarlar. Bebeğin dünyaya uyumunu sağlayacak en büyük ve en önemli kapasitesi refleks sistemidir.
Emme refleksi: Bebek dudakları çevresine dokunan bir objeyi yakalama, ağza alma ve emme eğilimindedir. Yanağa dokunmakla başın uyarılan tarafa dönmesi, dudaklara dokununca emme hareketinin başlamasıdır. 32. Haftadan önce doğan bebeklerde bu refleks zayıf olduğu için beslenme sorunlu olur. Emme refleksi uyanık durumda 4.aya, uykuda 7.aya kadar devam eder.

Yakalama refleksi: Bebeğin avuç içine parmağınızla dokunursanız sıkıca kavrar. Aynı şekilde ayaklarına dokunursanız ayak parmakları kenetlenir. İlk haftalarda çok kuvvetlidir. 2.ayın sonunda kaybolur. Çocuk ellerini bilinçli olarak kullanır.
İzleme refleksi: Bebek ağız kenarına yada yanak bölgesine parmakla hafifçe dokunulduğu zaman başını o yöne çevirerek izler. İzleme refleksi emme refleksi ile çok sıkı ilişkilidir. İzleme refleksi ile çocuk anne memesine yada biberona ulaşmaya çalışır. Bu refleksin bir diğer adı da arama refleksidir.
Moro refleksi (sarılma, irkilme): Çocuğun ani sesler ve sert tepkiler karşısında gösterdiği bir korku halidir. Bebek sakin yatarken başı hafif kaldırılıp birden bırakılınca veya el çırparak yapılan ani uyarı bile kolların ve el  parmaklarının açılıp yeniden gövdeye dönmesidir. Doğumdan sonra 3.ayda kaybolur.
Bobinski ve yüzme refleksi: Bebeğin ayak altı uyarıldığında baş parmağı açılır. Bu reflekse bobinski (taban) refleksi denir. Suya yüzükoyun bırakıldığı zaman yüzme hareketleri yapar, kol ve bacaklarını hareket ettirir.
BESLENME VE ÖNEMİ
Bebeklik döneminde (0-1) beslenme
      Bebek herhangi bir sütle değil anne sütüyle beslenmelidir. Zamanında ve düzgün beslenmelidir. Bebeğin beslenmesi büyüme ve gelişmeyi sağlayacak hastalıklardan koruyacak şekilde yeterli ve dengeli olmalıdır. Tamamlayıcı ek besinler zamanında yani 6.aydan itibaren başlanmalıdır. Bebeğe verilen besinler onun sindirim sistemine uygun olmalıdır.
Bebeklik döneminde beslenmenin önemi
       Beslenmenin ilk amacı yaşamı devam ettirmektir. Yeni doğan bebek yaşamını sürdürmek için anneye bağımlıdır. Süt çocukluğu yaşımın ilk  yılını kapsar. Bu yıl diğer yıllara oranla hızlı büyüme ve gelişme yılıdır. Bebek ilk 15 günde su kaybı nedeniyle doğum ağırlığının % 10 unu kaybeder. Ancak 6 ayda doğum ağırlığının 2 katına 12 ayda 3 katına çıkar. 1 yaşında çocuğun baş çevresi 46-47 cm e kadar ulaşır.
      Bebek doğduğunda dişleri yoktur. İlk bir yıl içinde diş çıkarmaya başlar.

                                                             


6-7. ayda

Alt kesici dişler

2

7-9. ayda

Üst kesici dişler

2

1 yaşında

Üst kesici dişler

2

12. ayda

Alt kesici

2

12-16. aylar

1. azı dişler

4

18. aydan sonra

Köpek dişler alt ve üstte

4

2. yaş civarında

2. azı dişler alt ve üstte

4


25 Nisan 2012 Çarşamba

DOĞUM, SAFHALARI VE LOHUSALIK


DOĞUM


Kesin olmayan doğum belirtileri

      Doğumun yaklaştığını gösteren belirtilerin başında düzensiz ve kısa süreli kasılmalar, kasıklarda ağırlık duygusu, sık idrara çıkma gereksinimi hareketlilik veya bitkinlik, bel kemiği ağrıları ishal veya kabız, genital organlarda değişiklik, akıntının artması, bebek başının havsalaya girişi, karnın küçülüşü.

Doğumun kesin belirtileri

1. Mukus tıkacının atılması ( nişan bozma)

2. Su kesesinin açılması (su gelmesi)

3. Düzenli döl yatağı kasılmaları (gerçek doğum sancıları)

Mukus tıkacının atılması: Koyu kahverengi bir sıvının (nişane) rahimden atılmasıdır. Tıkacın atılması doğumun ilk dönemi olan açılma evresinin başladığını gösterir. Tıkacın atılmasına döl yatağı kasılmaları ve döl yatağı boyunun açılması neden olur.

Su kesesinin açılması: Su kesesinin yırtılması yalnızca vulvadan bol miktarda sıvı gelmesiyle fark edilir. Döl yatağı kasının her kasılışı döl yatağı içi basıncını biraz daha arttırır. Artan basınca dayanamayan zar parçalanır ve amniyon (amnios) sıvısı dışarı atılır.

Düzenli döl yatağı kasılmaları: Sırttan aşağıya doğru (kasıklara doğru) olur. Doğumun başladığının 3. Belirtisi gitgide sıklaşan ve şiddetlenen düzenli kasılmalardır. Sırttan başlayıp leğen kemiğine kadar yayılır. Gerçek kasılmalar döl yatağı boyunun açılmasına neden olur. Bu açılma 10 cm i bulur. Bebeğin geçebilmesi için  yeterlidir. Kasılmalar başlangıçta 15-20 dk da bir gelirken doğumun son evrelerine doğru 3 dk da bir düzenli olarak devam eder. Kasılmalar arasındaki süre 15-20 dk olduğunda artık hastaneye gitme zamanıdır.

DOĞUMUN SAFHALARI



       İlk bebeğine gebe olan kadına primar denir. 2. Ve daha sonraki gebeliklerde kadına multipar denir. Annenin  yaşı, doğumlar arasındaki süre, fetüsün iriliği, annenin ıkınma kuvveti doğum olayını uzatan bir etmen olabilir. Doğum süreci mutlaka üç aşamadan geçer.

1. evre açılma evresi: bu devre en uzun aşamadır. Döl yatağı kasılmalarının başlamasında rahim ağzının açıldığı ana kadar sürer. Her  kasılma sırasında uterus hacim bakımından küçülür. Bu küçülüş döl yatağı basıncının artmasını ve fetüsün ilerlemesini sağlar. Serviks açılır. Kalın ve etli görülen bu kisim incelir ve silinir. Açılma kanalı ile uterus içi tam bir birleşme haline gelir. Açılma tamamlanarak 10 cm bir çap kazanır.

2. evre atılma evresi:  Doğum kanalının açılmasından başlayarak bebeğin doğumuna kadar devam eder. Fetüsün doğum kanalına dönme ve ilerleme şeklinde gider. Su kesesi genelde bu safhada açılır. Fetüsün doum kanalına iyice inerken gebe kadın ıkınma gereksinimi duyar.

      Doktor gerekirse bebeğin çıkışını kolaylaştırmak ve perinede olan yırtıkları engellemek için döl yolunun apış arasına doğru 2-3 cm uzunluğunda kesik yaparak genişletebilir. Bu işleme epizyotomi denir.

3. evre plesantanın çıkış evresi: Bebeğin doğumundan plesantanın zarlarının çıkışına kadar süren yaklaşık 20 dk lık devreye plesantanın çıkış evresi denir. Bebeğin doğumuyla rahim kısa bir süre dinlenir. Daha sonra kasılmalar yeniden başlar. Plesanta yapışık olduğu rahim çeperinden ayrılır, aşağıya doğru itilir. Ayrılmayı kolaylaştırmak için hafif baskı yapılması gerekir. Plesantadan sonra su kesesini çevreleyen zarda doğar (çıkar).

       Rahim içinde kalan plesanta parçaları hem kanma hemde enfeksiyon kaynağıdır. Vajina incelenir, yırtıklar varsa ikilir artık doğum sona ermiştir.



SEZERYANLA DOĞUM

       Doğum karın boşluğunun açılması ve döl yatağı çeperinin kesilmesi ile gerçekleştirilir. Karın iki şekilde açılabilir. Karın alt bölgesinin enlemesine veya boylamasına kesilmesiyle uygulanır.

Sezeryan gerektiren durumlar:

1. Doğum sırasında dölütün güç durumda olduğunu belirten bulguların ortaya çıkması,

2. Dölütün başı ile leğen arasında oransızlık olması (pelvis darlıkları)

3. Dölütün geliş pozisyonundaki anormallikler,

4. Uterus, vajinanın şekil bozuklukları, plesanta anormallikleri, plesantanın önden gelmesi,

5. Kadın ilk doğumunda 35 yaşını aşmışsa,

6. Gebelik zehirlenmesi yaşanmışsa, şeker hastalığı, kalp yetmezliği, hipertansiyon, kan uyuşmazlığı,

7. İkiz veya daha çok doğumlarda, dölütün oksijensiz kaldığı saptanmışsa,

8. Çocuk kalp seslerinin bozulması ile,

9. Doğum zafiyeti,

10. Kordon sarkması.

EPİDURAL ANESTEZİ İLE DOĞUM



      
      Vücudun alt bölümlerine giden sinirleri geçici bir süre uyuşturur. Bel bölgesine enjeksiyonla uygulanır. Anestezik madde ince bir tüple bele enjekte edilir. Bu tür doğumlarda anestezi uzmanının deneyimli olması gerekir.

      Epidural gereği gibi etki gösterirse doğum anında hiç ağrı duyulmaz. Anne ağrısız doğumda rahattır. Uyanık olduğu için doğum safhalarını yaşar. Epidural anestezinin bebeğe hiçbir zararı yoktur.


LOHUSALIK

       Çocuk ve pelasantanın doğumundan sonra başlar ve genital organlarla birlikte bütün anne organizmasında gebelik nedeniyle meydana gelmiş olan değişmelerin (fizyolojik değişiklikler) gebelikten önceki haline dönüşüne kadar devam eder. Ortalama 6 hafta sürer.

      Doğum sonrası hastalıkların en sık görüldüğü dönem lohusalık dönemidir. Doğum  sonrası genital bölge antiseptik bir solüsyonla temizlenir. Enfeksiyon gelişirse antibiyotik verilir. Bu arada emzirmeye başlanmalıdır. Epizyotomi yapıldıysa dikiş atılmıştır. Dikiş yeri iyileşene kadar temiz ve kuru tutulmalı, herhangi bir merhem sürülmemeli. Her gün antiseptik solüsyonla pansuman yapılmalıdır. Temiz pedler kullanılmalı, sık, sık değiştirilmelidir. İdrar  yapıldıktan sonra genital bölge ılık su ile temizlenmelidir. Loğusa 2.gün yataktan kaldırılıp dolaştırılmalıdır. Meme verilmeden önce ve sonra meme uçları su ile temizlenmelidir. Gögüsleri tartan bir iç çamaşırı giyilmelidir. Anneden gelen ilk ağız sütüne kolostrum denir.

GELİŞİM (Doğum Öncesi)


GELİŞİM

      Gelişim çok yönlü ve karmaşık  bir süreçtir. Biyolojik özellikler, kalıtım, içinde bulunulan çevre beslenme ve benzeri birçok durum gelişim üzerinde etkilidir.

       Çocuk belirli aylarda büyür, diş çıkarır ilk kelimesini söyler. Bu davranışların gerçekleşebilmesi çocuğun o davranışı yerine getirebilecek düzeyde olgunlaşmasına bağlıdır. Örneğin çocuğun yürümeden koşması, kelimeleri söylemeden şarkı söylemesi mümkün değildir. Çocuk bir davranışı yerine getiremiyorsa ve gelişiminde herhangi bir aksaklık yoksa çocuğun o davranışı yerine getirebilmesi için daha fazla zamana ihtiyacı vardır. Başka bir deyişle o davranışı için henüz yeterince olgunlaşmamıştır.

Gelişimin tanımı: gelişim organizmanın doğum öncesi evreden başlayarak ölümüne dek geçen zaman birimi içinde “helezonik” halkalar şeklinde oluşan ve birbirini izleyen süreçlerin toplamıdır.

Gelişimin temel ilkeleri

1. Gelişim genetik (kalıtım) çevresel değişkenlerin karşılıklı etkileşimi ürünüdür.

2. Gelişim yaşam boyu sürer. Belli aşamalara bölünmüş ve her biri önceki aşamaların birikimlerine dayalı olarak oluşan bir süreç içinde gerçekleşir.

3. Gelişim içten dışa, baştan ayağa doğrudur.

4. Gelişim genelden özele, bütünden parçaya doğrudur.

5. Gelişim özellikleri ayrılmaz bir bütünlük oluşturur.

6. Gelişimin kritik dönemleri vardır.

     0-2 yaş duygusal gelişim

     2-4 yaş toplumsal

     0-6 yaş fiziksel, zihinsel ve kişilik gelişimi için kritik dönemdir.

7. Gelişim bireysel farklılıklar gösterir.

8. Gelişim nöbetleşe devam eder.




DOĞUM ÖNCESİ GELİŞİM DÖNEMLERİ

       Çocuğun büyüme ve gelişmesinin temeli doğum öncesi dönemde atılır. Bunlar;

1. Hücre dönemi (dölüt=zigot)

2. Embriyo dönemi

3. Fetüs dönemi



Hücre dönemi (dölüt=zigot): Döllenmeden başlayarak 2. Haftanın sonuna kadar olan devreye hücre dönemi denir. İlkel döl hücrelerinin olgun döl hücresine dönüşmesine zigot denir. Zigot bir taraftan uterusa ilerlerken diğer taraftan bölünmeye devam eder. Toplu iğne başı büyüklüğündeki canlı yaşamın diğer dönemlerinde hiçbir zaman ulaşılamayacak bir hızla büyüme ve gelişme gösterir. Anne ve bebeği birbirine bağlayan plesanta ve göbek kordonudur. İkisinin de ayrı, ayrı görevleri vardır.

Embriyo dönemi: Doğum öncesi gelişimin 2. Evresidir. Döllenmeden sonraki 2. Haftanın sonundan 8. Haftanın sonu arasındaki dönemi kapsar. Zigot uterus boşluğuna ulaştığında 100 den fazla hücre içermektedir. 24 saat uterus boşluğunda kalır. Tutunan canlı yavaş, yavaş şeklini almaya başlar. Embriyonun ilk haftasında kalbin ilkel şekilde oluştuğu omuriliğin yavaş, yavaş  geliştiği görülür. Tüm iç organlar oluşur. 7. Hafta olduğunda cinsiyet belirlenmeye başlar. Sinir sistemi çok hızlı bir gelişme gösterir.Bu dönemde annenin sağlığının bozulması embriyoyu etkiler.

Fetüs dönemi: 8. Haftanın sonundan doğuma kadar olan dönemi kapsar. Fetüs 3,5-5 aylar arası hızlı bir büyüme gösterir. Saçlar ve tırnaklar çıkmaya başlar ter bezleri gelişmiştir. Uyarılara 8 haftalıkken tepkide bulunabilir. 4. Aydan sonra anne fetüsün yaptığı hareketleri hisseder. İç ve dış organlar görevlerini yapabilecek olgunluğa hızla ulaşır. Nefes alıp verme, yürüme, emme gibi hareketleri yapar. 28 haftalık olduğunda fetüsün erken doğumda yaşama şansı vardır. Doğuma kadar bütün organların yaşaması için gerekli görevlerini yapacak olgunluğa ulaşır.

DOĞUM ÖNCESİ GELİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

1. Kalıtım: Kişiye anne baba ve önceki kuşaklardan genler yoluyla geçen özelliklerdir. Kişinin kalıtsal yapısını anne ve babadan 23 er tane olarak gelen 46 kromozom ve bu kromozomları oluşturan genler belirler. Anne ve babadan gelen genler değişik şekillerde birleşirler. Cinsiyet özelliği genetik faktörlerle ilgili bir özelliktir. Çocuğun cinsiyeti 23 çift kromozomdan 1 çifti tarafından oluşturulur. Geriye kalan 22 çiftiyle de saç, göz rengi, boy v.s her şey belirlenir. Göz rengine saç sıklığına ve insanın en son ulaşabileceği zeka ve yaratıcılık gücünü belirler. Bunlar kalıtsal özelliklerdir.

      Kromozomlardaki çeşitli bozukluklar (46 dan az yada çok kromozom olması gibi) ve düzensizlikler anormal durumların oluşmasına sebep olur. Kromozomları oluşturan genler organizmanın bütün özelliklerinin ve yapısının ortaya çıkışını düzenler.

2. Çevre: Kalıtım bir insanın vücut yapısını oluşturur. Çevre ise bu yapıyı şekillendirir. Anne karnında çocuğun gelişimini etkileyen çevresel etmenler şunlardır.

Çevresel etmenler

-        Annenin geçirdiği hastalıklar, kazalar, ameliyatlar

-        Rh uyuşmazlığı,

-        Annenin beslenmesi,

-        Göbek kordonu bozuklukları,

-        Annenin kullandığı ilaçlar,

-        Röntgen ışınları,

-        Annenin psikolojik gerginliği,

-        Annenin yaşı, doğum sayısı,

-        Alkol, sigara, uyuşturucu ilaçlar.


24 Nisan 2012 Salı

GEBELİK...


GEBELİK
      Döllenmeden doğuma kadar geçen döneme gebelik denir. Doğal (fizyolojik) bir süreç olan gebelik ovum ve spermin birleşerek döllemesi ve döllenmiş yumurtanın uterus duvarına yerleşmesi ile başlar, doğum eylemi ile son bulur. Normal gebelik 9 ay 10 gün sürer, ortalama 40 haftadır. Anne karnında plesanta aracılığıyla beslenir.
Plesanta: Anneden fetüse oksijen, besin, ilaç, hormon ve diğer maddeleri taşıyan kanallar sistemi olarak düşünülebilir. Aynı zamanda fetüste oluşan artık ürünleri de anne karnına transfer eder. Ve bu maddeler annenin böbreği tarafından dışarı atılır. Fetüs plesantaya göbek kordonu denilen damar yolu ile bağlıdır. Fetüs etrafını saran sıvı dolu bir  kese içerisinde yüzmektedir.
Gebeliğin Kesin Olmayan Belirtileri:
1. Regl kesilmesi; ilk belirtilerden biridir. Ruhsal ve sosyal koşullarda hava koşullarından etkilenebilir. Bu nedenle kesin gebelik belirtisi değildir.
2. Bulantı ve kusma; gebelerin yarısında rastlanır. İlk üç ayda olur. Genellikle sabahları şiddetlidir.
3. Vücutta görülen değişiklikler;
    a. Vajinada görülen değişiklikler; vajina gebelik sırasında büyümüş ve ödemlidir(şiştir). Bunun sonucu olarak morumsu renk alır.
    b. Sık idrara çıkma; rahim büyüdükçe, idrar torbasını sıkıştırması sonucu ortaya çıkar. Hafif durumlar önemli değildir. Sık idrara çıkmanın yanında yanmada varsa idrar y olu iltihabı olabilir, doktora başvurulmalıdır. Sık idrara çıkma ilk ve son aylarda görülür.
    c. Meme bezlerindeki değişiklikler; memelerde sızlama ve duyarlılık vardır. Sıkılınca süte benzer bir sıvı (kolostrum) çıkar. Meme başı ve çevresi koyulaşır. Gebeliğin ilk haftalarında memeler büyür ve sertleşir.
    d. Cilt üzerinde meydana gelen değişiklikler; gebeliğin son aylarında bazı kadıların alın, yanak ve alt çene bölgelerinde kahverengi lekeler görülür. Kelebeği andıran bu lekelere gebelik sisi adı verilir. Doğumun ilk haftalarında bu lekeler azaları. Doğumdan önce ve sonra besleyici kremler kullanılması yararlıdır.
Rahim büyümesi sonucunda karında çatlaklar belirir. Bunlar karını gelişmesi sonucu derinin esnek liflerinin kopmasıyla oluşur. Karın ve kalçalara yumuşatıcı kremler kullanılması yararlı olur. Gebelik çatları için bol bol su içilir.


4. Ağırlık değişmeleri; gebe ilk 3 ayda 1 kg alır. 3 AYDAN SONRA HER AY 1,5-2 kg alır. Gebelik sonunda 9-13 kg ı bulur. Fazla kilo artışı varsa  hamur işi, tatlı tuzlu yenmemesi daha çok sebze meyve süt ve yumurta yemesi önerilir. Daha fazla kilo alıyorsa toksemi yönünden değerlendirilir. Doktora sevk edilmelidir. (toksemi: gebelik zehirlenmesi) Toksemi vücutta atılamayan ödemler sonucu ortaya çıkan ve tansiyonu yükselten bir rahatsızlıktır. Anne ve bebek risk altındadır.
5. Aş erme; Gebelikte görülen anormal bir iştah durumudur. Aş eren kadın bazı yemeklerden tiksinir fakat kil, kömür  gibi akla gelmedik şeyleri ve ekşi, tatlı şeyleri yemek için aşırı bir istek duyabilir.
Kesin Gebelik Belirtileri:
1. Gebelik testinin(müspet) olumlu çıkması,
2. Çocuk hareketlerinin anne tarafından hissedilmesi (4.aydan itibaren hissedilir.)
3. Çocuk kalp sesinin duyulması,
4. Çocuk eklerinin (kol, bacak, el, ayak) muayenede elle hissedilmesi,


<><><>5.Ultrasonla gebeliğin  saptanması.<>

<><><><>
BESİN GRUPLARININ BEBEĞİN GELİŞİMİNE ETKİSİ
Yiyecek Grupları
Besin Öğeleri
Bebeğin Gelişimi
Süt ve süt ürünleri
Protein, vitamin, kalsiyum
Kemikler, gözler, dişler
Et ve et ürünleri
Protein, demir, vitaminler
Kas, kan, beyin
Sebze ve meyveler
Vitamin C
Gözler, deri, kan
Ekmek ve tahıllar
B vitaminleri
Büyüme
Yağlar
Temel
Beyin hücreleri, enerji

"BENİM ÇOCUĞUM" DA NEREDEN ÇIKTI!

         Çok uzun zaman önce; bir çocuk sitesine yayınlanmak üzere bir yazı yazmıştım. Yazının içeriği blog tanıtımıydı. Blog ...